BİR RŪYANIN ARDINDAN
PİRO KAPLAN
Sevgili Canlar ben geçen gece bir rūya gördūm ve o rūyamı ve konusunu bu yazı ile sizinle paylaşmak istedim.
Hemen bazılarınız bu başlıktan rahatsız olup şimdide rūyalarımı okuyacagız diyebilirsiniz. Ama ben adına astrolojimi deniyor başka bir bilim dalımı dersiniz, ben insan oglunun hisleri ve duyularının çok gūçlū yaratıklar olduguna inaniyorum. Adına ruhlarla ilişkimi dersiniz ne derseniz deyin ama lūtffen bu yazımı sonuna kadar okuyun.
Rūyamda bizim köyde 1966 yilinda cezaevinde yaşamını yitiren Mustafa Dogan isminde amcayı gördūm. Suçu sanırım yil 1965 olacak Darikent/ Moxundi karakolu içinde kendi köylūsū ve mūsahibine bıçakla saldırıp öldūrmek. Ilginçtir rūyamda aglayarak bana yalvarıyor ve diyorduki, ben bir iftiraya kurban gittim ne olursun bunu git tūm
Lödeklilere anlat diye yalvariyor ve o olay bildiginiz gibi olmadı diyor. Devamında ben mūsahibim (sadiç) Dūzgūn Dūnya’yi
öldūrmedim o benim canım cigerimdi, mūsahibimdi, ben çılgınmıyımki mūsahibimi öldūreyim.Ikimizde bir komploya kurban gittik diye agliyarak yalvariyordu, nasilki Ali Barut ‘un başına gelenleri ilk kez siz bu sayfanizdan
duyurdunuz benim ve mūsahibim Dūzgūn’ūnde başına gelenleri lūtfen bu sayfanızı kapatmadan önce yazınki herkes bilsin diye yalvarıyordu.
O gece, o rūyadan sonra beni uyku tutmadı. Mustafa amcanın ricaları ūzerine, yazacaklarım bazılarının hoşuna gitmese bile bunu yazma ihtiyaci hisetim ve Mustafa amcaya verdim söz geregide yazmaya karar verdim. Ne yapalim elçiye zeval olmaz diye bir söz var.
Ōnce Lödekte 1965 yilinda neler yaşandıgına bir göz atalım. Mustafa amca o zamanlar mūsahibi Dūzgūn ile can cigerdirler. Her ikisde yaklasık 30- 35 yaşlarında filinta insanlardır. Yaşlı annelerinden kaynaklanan ve bir tarlanın sınır taşını
oynattıkları meselesi ile başlayan gerginlik sonunda ikiside Moxundu karakoluna giderler. Ama gitikleri bu karakoldan birdaha hiç biri geriye dönemez olur.
Karakoldan yapılan açıklamada hatırlıyabildigim kadarı ile bu ikisinin ifadeleri alınrken Mustafa, Dūzgūn’un kendisine iftira attıgına kızarak başçavuşun masasında bulunan meyve bıçagını alıp Dūzgūne saplar ve Dūzgūn olay yerinde can veriyor biçimindeydi. Tabi Mustafada tutuklanır ve çok kısa bir sūre sonra , bir yılını doldurmadan
Tunceli’deki cezaevinde yaşamını yitirir.
Devir Dersimde ıslah ve sukut zamanıdır. Karakolun dedigine karşı birinin aksisini ida etmesi dūşūnūlemez dahi ve kimsenin akil karı degildir. Nitekim o zamanlar hiç bir otopsi filanda yapılmadan sanırım bu olay böyle bir oldu bitiye getirilerek kapatıldı.
Kimse nasıl olurda masadaki bir kūçūk meyva bıçagı ile o kadar askerin içinde birinin digerini öldūrdūgūnū sormadı ve soramadı. Kaldiki Dūzgūn Mustafadan daha genç ve daha gūçlū biri olmasına ragmen nasıl olurda kendini koruyamadı. Peki öyle olduysa bile, yaralandıysa diyelim o anda orada ona nasıl bir mūdahale yapıldı veya yaptılarmı vs.
bunların hepsi birer bilinmeyen hususlardir….
Bu hadise ile köyūmūz tam anlamı ile darmadagan oldu. Cinayeten sonra tūm Dogan giller bir sūreligine köyden ayrıldılar. Böyle vahşi bir saldırıyı Mustafa nasıl yaptı diye, ailesi ve akrabalarıda Mustafa’yı içerde kaldıgı sūre içinde hiç ziyarete gitmezler, taki orada bir yıl içinde ölene kadar. Mustafa Dogan da genc yaşta sūrgūne giden ve
sūrgūn sonrası kendilerini toparlamisken bu seferde başına bu felaket gelmisti.
Cinayet o tarihe kadar bizde yasanmamış bir hadiseydi. Cinayet işleyen birine kimse hos bakmaz ve tecrit ederler.
Devamında köyūmūzde provakasyonlarda bitmez olur. Bir gece bizim kendi evimizede ateş açıldı. Babam aynı gece hemen moxunduya karakola gitmek için evden ayrılırken köyūmūzūn hemen girişinde askerlerle karsılaşıyor. Onlarda silah sesi ūzerine geldikleri söylerler. Moxundu bize yaklaşık 20 km uzaklıkta ve daglıktır. Askerler önceki gece Kupik
te (2 km) olduklarını söylerler. Ben o zaman 6,7 yaşlarındaydım ve o zaman yaşananları halen iyi bir sekilde hatırlyorum. Askerler hemen gelip bizim eve baktılar ve hemen muhtarı çagırdılar. Muhtarda o zaman yanık sesi, beyaz aksakalı ve nur yūzū ile sevimli
Sey Musa amca idi. Komutan köyūn içinde herkesin gözū önūnde sanki suçlu Musa amca imiş gibi onu epeyce dövdū, sakalını makasladı ve bıyıklarını çekerek kopardı.
Bu olaydan sonra köyūmūze birde karakol kuruldu ve yaklaşık iki yıl kadar karakol köyūmuzde kaldı.
Būtūn bu olumsuz gelişmeler beraberinde insanlarimizin yavaş yavaş köyūnu terk etmesine neden oldu. Dersim’de solun tek başarısı belkide kan davalarının sūrmemesinde olumlu bir etkisi oldu diyebiliriz onca olumsuz etkilerinin yaninda.
Peki Lodek 1965 öncesi nasıl bir köydu. Bir Pir Köyū olan Lödek o gūne kadar çevre köylerin birbirleri ile olan itilaflarinn konuşuldugu, mahkeme yerine insanlarimızın pirlerine gelerek çözūm icin yardım istedikleri, yapılan cemlerde itilafların çözume kavuşturuldugu bir mekandı. Her yılın 12 ayında köylerden gelen giden insanların sıklıkla
ugradıkları bir mekandı. Başvuruya gelenler çevre köyelerin yanı sıra yogunca taliplerimizin bulundugu Bayburt, Tercan, Kigi ve Erzurum illerinden gelenlerde oluşmaktaydı.
Būtūn bunları dūşūndūgūmūzde, bundan rahatsız olan ve kendi yazili metinlerinde “her operasyondan sonra kamilen tahrip edilmeyen bu ocaklar ve kizilbaş gelenegine….” Karşı geliştirilen bir psikolojik harp methodumuydu ?
Būtūn bunları birbirine ekledigimizde bu olayında sonradan sıkça gördūgūmūz ergenekon vari tertiplere nasıl uyudugu görūyor insan. Bu konuda daha önce var olan şūphelerine Mustafa amcanın rūyama girip bunları bana anlatması ile birlikte būtūn bu yaşananların bir tertip oldugu netlige kavuştum diyebilirim.
Belki kimileri bu rūyama inanmiyabilir ama kendimce kutsal bildigim bu Xizir ayinda Xizir haki için olsunki sadece gördūgūm rūyayı anlatmaya çalışıyorum.
Gundi (saf köylu anlamında) olmak zor bir iş, kim ne söylerse ona kanar sıkçada çaresizliginde susmak zorunda kalır. Hele karşısında hile ve hurda gelenegi ile meşhur olan koca bir sistem varsa işler o zaman daha bir zor oluyor.
Bu yazıyı yazarken star tv de bir söre önce yayınlanan ve dört yaşında ölū bulunan Berivan ismindeki kız aklıma geliyor. Oradada böyle bir tertip ile hem köyūn gundilerini birbirine dūşūrmūş oldular, hemde Berivan’lara yaşama hakı tanımayız mesajini sanırım vermeye çalıştılar. Ama sonucta ayni köyde savunma yapamiyan ve 14 yaşındaki bir
çocuga bu cinayet mal ederek onuda bir nevi yok etmis oldular. Katilleride kimbilir belki hemen yanı başlarında orada onlara bakarak ne kadar başarılı bir psikolojik harb taktigi uyguladıklari ile övūyorlardır.
Sonuç olarak ben Mustafa amcann bu cinayeti işlemedine kanat getiriyorum, amaç Dersimde bir inanç merkezi olan köyūmūzū bu sekilde bitirmekti. Mustafa amcada böyle bir çirkin iftiranın yūkū altında ezilmeden dolayı olacakki rūyalarıma kadar girerek kendi mesajini tūm köylūlerine ve yakın dostlarına iletmemi arzuladı……
Bu tertip sonunda o zamana kadar köyūmūzde devam ede gelen Cem meclislerinde itilaflari çözme gelenegi de bitirilmiş oldu.
Saygi ve muhabetlerle
Piro Kaplan
15.02.2010 / Gomanweb |