Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu

 

 

Sivas Şehitleri

 

 

1 Ocak 2007 Tarihinden İtibaren HİT

MAYIS´TA TOPRAĞA DÜŞENLERiN ARDINDAN


Süleyman Doğan
(Seydan)


  "Hayat denilen kavgaya girdik
   Çelik adımlarla yürüyoruz
   Biz bu karanlık yolun sonunda
   Doğacak güneşi  görüyoruz" dediler..........


      Heyecanlı, cesur ve ataktılar, halkların menfaatini kendi menfaatlerinin önünde tuttular. Arkalarına bakmadan yürüyenlerdendiler onlar. Gençtiler hepsi..

       Özgürlüğe olan inançlarıyla, inandıkları davalarına, kendilerini Anadolu halklarına armağan ettiler.


       DENIZ, HÜSEYIN, YUSUF, IBO, HAKİ... Ve diğerleri  hepsi birer fidandı. Kimileri darağacına, kimi meydanda, kimi işkencede, kimileri dağlarda, Mayıs ayında  tohum olarak toprağa düştüler. HAKİ KARER  arkadaşın nezdinde tüm Mayıs ayı şehitlerini saygıyla anıyorum.


        Yıl 1975  Mevsim ilkbahar  Karakocan Çingene Mahallesi  (Yeni adı Karşıyaka Mahallesi.) Bence Özgürlük hareketinin ilk kitleyle kucaklaştığı, temelin atıldığı yer . Ayriyeten pek üzerinde durulmuyor, KARAKOÇA’NIN ayrı bir önemi var. Sevgili Mazlum Ankara’dan gelmişti. Geniş bir yere ihtiyaç olduğunu söyledi. Hemen aynı okulda okuduğum bir arkadaşın evini ayarladık. Altı farklı sol hareketin temsilcileri (bölge sorumluları düzeyinde) ile Mazlum arasında 8 saat süren bir tartışma. Bu tartışmaya İlkay ve Necmi Demir gurubunu temsilen, kod ismi Ali olan Elazığ’dan  tartışmaya katılan bir arkadaş vardı .Tartışma Akşam yedi civarlarında başlamıştı saat; gece 12´ye doğru kod ismi Ali olan söz hakkı istedi, ve Mazlum’a bu oluşumun içinde Haki KARER diye birisinin olup olmadığını sordu. Mazlumun cevabı “evet” oldu. Kod adi Ali olan kişi devamen şunları ekledi: Ben iki yıl önce ADYÖD´ de  Haki arkadaştan dinlemiştim bu gece söylediklerinizi. Uzun bir tartışma aramızda geçmişti.Şimdi ben kısa bir şey söyleyeceğim ve müsaadenizi isteyeceğim” dedi. Şunları ekledi: “Ben Ezen Ulus devrimcisiyim bana düşen görev Kürdistan’da gelişen hareketi desteklemek olacak.” Başarılar dileyerek ayrıldı. Ben Sevgili Haki`nin ismini ilk o zaman duymuştum. Aynı yaz Ankara’da  tanıştık.


         Haki KARER arkadaş  1950’de Ordu’nun Ulubey İlçesinde doğar. Ankara  Fen Fakültesi örgencisi iken Türk  halkının özgürlüğünü Kürt halkının özgürlüğünde gören, enternasyonalizme inanmış ve pratiğiyle de ispatlamış. 18 MAYIS 1977   Antep´te  hunharca öldürüldü. Ölümünün 31. yılında tekrar saygıyla anıyorum. Sevgili Haki’nin Kürt ve Türk halkına bıraktığı çok büyük bir miras var. Bu miras enternasyonal kimliğimizi hiç bir koşulda elden bırakmamak anlamına  geliyor. Çünkü her Türk`ün  diğer halklara karşı  görevlerinin olduğunu, her Kürd`ün de Kürtlüğünün nereye kadar olduğunu, nerede durulması gerektiğini de bize hatırlatan bir devrimci olduğunu unutmamamız lazım..


İlerici olmanın, yurtsever olmanın veya başka bir şey olmanın bir ölçüsü var mı? Örneğin; metreyle veya kilo .v.s. ile ölçme olanağı var mı? Kim kimden daha fazla veya eksik? O halde Uluslararası normlara bakıldığında, antiemperyalist, antifaşist, antigerici  =  İlerici, devrimci, her ´ne ise… Yurtseverlik; ben yine  Mazlum’un tarifinin mükemmel olduğuna inananlardanım. Yurtseverliğin yolu Enternasyonalizmden geçerse anlamlı olur  ve devrimci karakter taşır. Yoksa milliyetçilik`ten öteye gidemez. Elbette her Yurtseverlik  biraz da  olsa milliyetçilik içerir. Fakat her milliyetçilik yurtseverlik içermez. Bundan dolayıdır ki HAKİKEMAL ve daha niceleri, bu değerli insanların inatla ezilen halkın yanında yer almalarına iyi anlam biçilmeli.

 

Ben kendim dâhil olmak üzere, o kadar dikkat etmeme rağmen yine Türk solu, Kürt solu tabirlerini kullanıyoruz. Yahu (!) bence biz solun evrenselliğini bile unutmuşuz. Solun  milleti, ırkı olur mu hiç? Ne yazık ki böyle. Yaşadığımız coğrafya üzerinde kaç tane halkın yaşadığını hiç düşündük mü? Ben düşündüm ve hatta  devletin yayınladığı bir kitaptan da okumuştum, tam yansıtmasa da 16 veya 17 Halkın yaşadığını. (Benim düşünceme göre 20 kadar olması lazım. Neyse tarihçiler söylesin)  Bu halklardan bazılarının hiç Külleri bile yok. Ör: Frigya`lılar, Likyalılılar, Kilikyalı´lar, Pontus´lar, Ermeniler v.s. Peki Kürtlerin bu işten dolaylı da olsa bir sorumlulukları yok mu? Yok diyeceğiz. Neden?  Sömürge bir halk, ne yapabilir? Peki Tertela Şêxan, Tertela Fıllan Neydi?  Hemen uzağa gitmeden bizim köyler veya çevre köylerin üzerinde yaşadığı topraklar kimlere ait? At gözlüğüyle bakarsak meseleleri yalnız bir acıdan görebiliriz. “Ne yapalım öbür taraf meseleye böyle bakıyor” demekle, öbür tarafın değirmenine bol bol su taşımış oluruz. O halde Haki, Kemal ve diğerleri gibi bakmak gerekmez mi? Nasıl ki  Haki´ler, Mazlumlar yan yana mücadele etmişlerse, bunu gerçekleştirmişlerse, bu gün bunun aynısı yapılırsa meselle çözülmüş olur. Bunun için de bazı alışkanlıklardan vazgeçmek lazım. Baştaaz olsun benim olsun anlayışından tutun da feodallikten aşiretine kadar var olan bu alışkanlıkları bıraktım, yeni bir sayfa açtım” diyen var mı böyle bir  kaç baba yiğit?  Ben söyleyeyim? Daha önce vardı. Deniz, Haki , Kemal, Mazlum.... Eğer bu duruşlar sergilenirse o zaman akla kara beli olur.

Bir şeyin daha altını kalın çizgilerle çizelim. Türkiye’deki  bütün partilerin, sendikaların, örgütlerin, şirketlerin v.s.  üst yönetimleri yüzde sekseni dalkavuklardan oluşur. Farklı olanlar yok mu? Elbette vardır. Ama bir şey daha var, istisnalar kaideyi bozmaz diye bir kural var. Nasıl mı? Bir çuval çürük elman var, bu çürüklerin içinde 15, 20 tanesi sağlam. Şimdi buna sağlam elma çuvalı denilebilir mi? Diyen varsa desin. 1970 lerde her hangi bir yerde bir devrimci genç hayatını kaybetse, Türkiye’nin en ücra köşesinde bile okullarda eylemler  konulurdu.  Hiç kimse  hangi örgüttendi, Türk solu mu, Kürt solum u gibi saçma şeyler sormazdı. Neden? Gelin bunun cevabını arıyalım. Bulursak mesele biter.
 
        Bence Türklerin de, Kürtlerin de anlamlı değerleri var. Bu değerler etrafında bütünleşirsek olay çözümlenir. Bakın Adapazarı'nda, Antalya'da, Mersin'de v.s. Bu anlamlı değerlerimizi boşa çıkarma emelleri, halkları biri birine kırdırma planlarına karşı, biz ne pahasına olursa olsun bu öz gücü yaratmak zorundayız. Halklar öz güç oluşturmadan başarı sağlayamazlar. Yoksa ülke dışında herhangi bir şey aramak saçmalıktır. Yumurtanın özü yoksa ne kadar ısı verirsen ver döllemeden sonuç elde edşlemez. Diyalektikte bir kural var, belirleyici olan iç çelişkidir. Diş çelişki ancak etkileyici olur. Gerçidiyalektik´de ne canım’’ diyenlerde var. Bakın diyalektiği bilmeyen kördür, sağırdır, acizdir, hissizdir, acımasızdır. v.s. Bu işleri yapıyorsanız bunsuz olmaz.

 

Hani Öcalan’ın dediği bir şey  vardı. KOMPLO! Ne oldubitti mi KOPLO? Hem de uluslar arası KOMPLO . Beyler Aklını herkes başına alsın. Küçük adamlarla büyük işler çözülmez. Biz daha Komplonun hangi evresindeyiz, hangi dönemindeyiz ondan haberimiz yok. Yukarda verdiğim Adapazarı ve diğer örneklerde olduğu gibi. Biz niye 2007 nin bir değerlendirmesini yapmadık? Habire biri birimizi gaza getiriyoruz. Biri birimize yağ yakıyoruz. Dalkavuklukla ancak bulunduğumuz konumu koruruz. Bu da çok çirkin bir şey olması lazım. İmralı’ya selam göndermekle bu iş çözülmez. Basta İmralı’dakine saygısızlıktır. Kaldı ki yüz bin kere bu meseleye değindi, bunun esprisini bile yapmıştı. Bu iş keloğlansız olmaz diye. Kimdir bu KELOGLAN? Bizim politikamız var, yok olan siyasetimiz ve siyasetçimiz. Kaç tane siyasetçi yarattık bugüne kadar? “Yahu var ya” diyeceğinizi duyuyorum. Biz 40 kişiyiz biri birimizi tanırız, bakın; SÖZÜM ONA TÜRKİYEYİ YÖNETENLER  ANKARA'DA  OTURMUŞ, ACABA BU GÜN KAÇ TANE ASKER CESEDİ GELİR DİYE SABIRSIZLANIYORLAR. Çünkü yolun sonundalar, cenaze bekliyorlar ki üzerinde bir kaç ay daha politika yapsınlar. Biz şimdi siyaset mi yapıyoruz? Bence biz hepimiz ve bizim dışımızdakilerle beraber aynı trende yola devam ediyoruz. İmralı’dakinin ölmesini bekliyoruz. KOPLONUN son parçasına dahil olmak için. Benim çıkardığım bu, katılırsınız veya katılmazsınız sizin bileceğiniz iş. Fakat ben tecrübeme dayanarak bunu söylemek zorundayım. Son dönemlerde “Kürt olsun çamurdan olsun” tabirini kullananlar dahi var. Bunlar hayra alamet değil. Biz çamurdan kurtulmaya çalışırken çamurlanmak istemiyoruz. Bunlar KÜRDÜ sevdiklerinden değil başka şeyler peşinde. ‘’Nereye varmak istiyorsun?’’ diyenler olacak. BEN BU ÜLKEDE ÇOKÇA ŞEREFLİ TÜRK TANIDIM, ÇOKÇA `DA  SEREFSİZ KÜRT TANIDIM. Bu açıdan bakarsak varılan noktaya varırız diye düşünüyorum.


        Tekrar Arkadaş HAKİ’NİN nezdinde tüm MAYIS AYI SEHİTLERİNİ BU ANLAYIŞLA ANIYORUM.

           Süleyman DOGAN
              Esk.Hep-Dep...Yön.

                15 .5. 08
 

17.05.2008 / Gomanweb

  Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu