BU SAVAŞTA KİMLERİN ÇIKARI VAR? Mustafa Elveren – Em. Öğrt Türk Ordusu otuz dört yıl önce Kıbrıs’a da girdi. Yüzlerce insan orada hayatını kaybetti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Devleti’ni ilan etti. Ne oldu? Birkaç çete elemanının ve mafyanın kurduğu kumarhanelerden başka hiç bir işe yaramadı. Üstelik, uluslar arası bir çözümsüzlükle karşı karşıya kalmış, başına bela açmıştır. Bu defa PKK bahanesiyle Irak sınırında Kürt bölgesinde ne yapmak istiyor? Yine yüzlerce insan burada hayatını kaybedecektir. Ne yazık ki, sıcak savaşın haftası daha dolmadan onlarca insanımızı şu anda kaybetmiş bulunmaktayız. Yine kan ve göz yaşından başka hiç bir şey getirmeyecektir. ABD’nin dışında hiç kimseye yararı da olmayacaktır. Başta AB olmak üzere, bir çok devletin bu operasyona sessiz kalması, üzerinde düşünülmesi gereken bir durumdur. “Kürtlerin haklı özgürlük kavgasının faturasını Kürt halkı ödüyor ama başkaları da bu kavganın rantını yiyor.” (G.Aslan-aktüelbakış) ABD Kürtlerin gözüne-kaşına hayran olmadığını, uluslar arası çıkarları için Kürtler üzerinden hep pazarlık yaptığını görüyoruz. Şimdi deniliyor ki, Türkiye bu operasyonla PKK’nin imhasından sonra, Irak Kürtlerine yönelecek ve sınırda tampon alanlar oluşturulacaktır. Eğer bu operasyon PKK’den sonra Irak Kürtlerine yönelik olacaksa, Barzani ve Talabani güçlerinin arasında tampon bölgeler oluşturacaksa, neden Güneyli Kürt liderleri ABD’nin değirmenine su taşıyorlar? Bu operasyonun yapılması için ABD tarafından Irak Devlet Başkanı Celal Talabani’nin onayı alındığı artık herkesçe bilinmektedir. Hatta bu operasyonun mimarı Celal Talabani olduğu bile söylendi. Hem PKK ve hem de Güneyli Kürt liderleri için “Birbirlerini tasfiye ediyorlar” şeklindeki psikolojik savaş haberlerine karşılık, sadece seyretmekle yetinen Güneyli Kürt liderlerinin gerçek niyetlerini hala anlamış değilim. Öyle anlaşılıyor ki, bu savaşta herkes kendi rolünü oynuyor. Bu işin danışıklı bir dövüş olduğunu düşünüyorum. Bu dövüşün Kürtlerin aleyhine olacağını görmemek için kör olmak gerekir. “Uzun zamandır tartışılan ve Meclisten geçmesine rağmen günlerdir Cumhurbaşkanlığı köşkünde bekletilen Türban yasası nihayet Silah seslerinin geldiği, kanın akıtıldığı bir sırada onaylandı...” (23.02.2008 / Abbas Tan / Gomanweb) “Silahların gölgesinde” türban yasasının Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması düşündürücüdür. YNK’ ve KDP Ak Partinin çok güçlü müttefikleri olduğunu geçen seçimlerden biliyoruz. Bunu bilmeyen var mı? Barzani ve Talabani'nin "Haberimiz yoktu, bize de saldırırlarsa karşı koyarız" türündeki açıklamaları ise, bu işin sadece psikolojik yönünü tamamlamaya yarıyor. Egemen güçler, yeşil ve siyah cüppeli profları Üniversitelerde türbanla meşgul edip, orduyu da Kandil’e sürüklemek suretiyle, başta TEKEL olmak üzere, birçok Devlet kuruluşlarını yok pahasına satın almaktadırlar. Ak Parti’nin amacı. Kürt sorununu çözmek değil, yaptıkları sadece halkın gözünü boyatmaktan başka hiçbir şey değildir. İşte size örnek bir tespit: “YNK yıllardan beri PKK'den kaçan ve yanında bulunan yaklaşık üç yüz kişiyi Türkiye'ye teslim edecek. Bu kişiler üzerinden psikolojik savaş yürütülecek. Bunlar PKK'den yeni kaçan kişiler olarak kamuoyuna yansıtılacak ve bununla PKK'nin dağılmayla yüz yüze geldiği propagandasının yürütülecek. Aynı zamanda söz konusu kişiler üzerinden pişmanlık yasasının propagandası yapılacak. AKP hükümeti tarafından 'çözüm paketi' olarak kamuoyuna yansıtılan pişmanlık yasası Ceza Yasası'nın 221. maddesinden yararlandırılacak olan söz konusu kişiler, tv, radyo ve gazetelere çıkarılarak bol bol propaganda malzemesi yapılacak.” (23.02.2008/Yusuf Ziyad / ozgurgundem) Çok mantıklı bir tahmin yapılmıştır. Ben de böyle olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte bunları göreceğiz. Benim anlamaktan zorlandığım bir konu ise, bir çok yazar-çizer ve aydın tarafından “askeri harekatın sivil, siyasi çözümlerle beslenmesi” tavsiyesinde bulunmalarıdır. Mademki sivil siyasi çözümler yapılacaksa, neden bunca kan ve göz yaşı? Neden ülke çok tehlikeli riskler içine sokulmaktadır? Zaten herkesçe kabul edilebilir çözüm önerileri İmralı’dan defalarca yapıldı. Bir süre sonra Türkiye yöneticileri bu önerileri mumla arayacaklardır. Vatan-millet-Bayrak-laiklik ile din-iman-ezan-kefen-türban üzerinden siyaset yapanlara bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Çözüm Kandil’i bombalamakta değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratikleşmesindedir. “Demokratik Cumhuriyet” herkesin yararınadır. “Zararın neresinden dönülürse kardır”. 26.02.2008 Mustafa Elveren – Em. Öğrt. Ekleme Tarihi: 26.02.2008 / Gomanweb
Mustafa Elveren'in Tüm Yazılarını okumak için tıklayınnız >> |