HAPİSHANEDE KİTAP OKURKEN ÖLMEK
Mustafa Elveren – Em. Öğr.
“Her ölüm erken ölümdür.” Ancak, hapishanede, sürgünde ölmek, erken olduğu kadar da acıdır. Ölen kişi mücadele arkadaşınız, dostunuz veya bir yakınınız ise, bu acı daha da
katlanarak büyüyor.
Mücadele arkadaşım, dostum ve meslektaşım olan Mehmet Artan’ı ne yazık ki, mahkemenin "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla verdiği 10 aylık hapis cezası nedeniyle tutuklu bulunduğu Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi'nde kitap okuduğu bir sırada kalp krizi
geçirdi ve hayata veda etti.
Sevgili Mehmet Artan ile birlikte Elazığ Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) Şube teşkilatının kurucu üyeliği ve yönetim kurulunda görev yaptım. Çok iyi bir örgütlemeci olmasına rağmen, o basın-yayın sekreterliğini tercih etmişti.
O günleri unutmam hiç mümkün değildir. Cizre Newroz’unda onlarca Kürt insanı katledilmiş ve Sabah Gazetesi muhabiri İzzet Kezer de bu katliamda nasibini almıştı. O günkü olaylarla ilgili çekilen bir video kasetini ancak gizli seyredebiliyorduk.
O tarihlerde Elazığ Emniyetince göz altına alınan bir kişinin ifadeleri üzerine, kaset seyrettikleri gerekçesiyle Mehmet Artan, Ali Tarhan, Hasan Hoca ve eşi, Tüm Sağlık Sen Elazığ Şube Başkanı İbrahim, Meşhur Merkez Lokantası sahibi Ahmet ve birkaç
arkadaşımız daha göz altına alınmıştı. Göz altındayken, Mehmet Hoca’nın Polis işkencesine nasıl direndiğini bana anlatmışlardı. Daha sonra tutuklanarak gönderildikleri Nevşehir Hapishanesinde kaldıkları süre içerisinde yaşadıklarını bizzat arkadaşlarımdan dinlemiştim. Bu dava sonucunda tüm arkadaşlarımız beraat ettiler ve görevlerine yeniden
döndüler. Ancak, bu defa benim de içinde bulunduğum yaklaşık 40 kişi Elazığ’dan başka illere sürgün edildik.
Mehmet Hoca, Elazığ Karşıyaka Lisesi Almanca öğretmeni iken, 1993 yılında Yozgat'a sürgün edilmişti. Mehmet Hoca bu sürgünden sonra istifa etmek zorunda kaldı. Çeşitli yerlerde, hatta Diyarbakır yolu üzerindeki bir işletmede tavuk kesim işinde bile
çalışmıştı.
İşte daha dün de Temel Demirer'e aynı gerekçeyle ve hem de ertelemesiz olarak çok ağır cezalar verildi. Sayın Demirer de inatla, “gerekirse cezaevinde yatarak, bedel ödemeye hazır olduğunu” söyledi.
Ödenen bunca bedellerden dolayı barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde epeyce yol aldığımızı söyleyebilirim. Hiçbir baskı, tehdit hatta ölüm dahi bizi bu mücadelemizde alıkoyamayacaktır. İşte, Mehmet Artan, Temel Demirer ve onbinlerce kişi bu yolda
bedel ödedi, ödemeye de devam ediyor.
Sen bedel ödemeseydin, ben ödemeseydim, o ödemeseydi, biz ödemeseydik Kürt Halkı beton mezarın altından çıkabilir miydi? Eğer bu gün Kürtlere ve Alevilere bir adım yaklaşılıyorsa, ödenen bu bedellerin sonucunda elde edilen kazanımlardır. Çünkü,
resmi ideoloji ne kürdün ve ne de alevinin kaşına-gözüne hayran olduğu için bu adımları atmıyor.
Mehmet Artan Hocam’dan çok şey öğrenmiştim. O bir nevi siyasi rehberimdi. Güle güle sevgili Hocam... Seni unutmayacağım.
11.06.2009
Mustafa Elveren
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
Web: www.gomanweb.com
11.06.2009 / Gomanweb
E-POSTA İLE GELEN ELEŞTİRİ VE YORUMLAR
TEŞEKKÜR: iftiri, hakaret ve tehdit olmadığı sürece, eleştiriler benim için bir zeyginlik kaynağıdır. O nedenle;
gerek olumlu ve gerse olumsuz olarak yazıma gösterilen ilgiden dolayı tüm eleştiri-yorum yazanlara teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Mustafa Elveren
Sevgili Mustafa Elveren Heval,
Mesajiniz icin cok tesekkurler.
Biz Kurdlerin sorunlarini Dunya kamuoyuna, Dunya devlet yoneticilerine, organizasyonlarina iletmede cok yetersiz kaldigimiz kanisindayim.
Ornegin cok az sayida Kurdistanli yurtsever bir devlet baskanina, AB parlamentosu uyelerine, BM organizasyonuna... mektup gonderiyor veya gorumsmelerde bulunmaya calisiyor.
Kurdistanlilarin bunlari mutlaka, etkili ve surekli bir sekilde yapmasi gerektigine inaniyorum.
Selamlar
Dr. Berfin Tekin
Selam.Nasilsiniz? Uzur dilerim bir az gec yazdim. Ishlerim yerinde gitmiyordu. Shimdi iyi. Buradan yani Bakuda Kurdlerin her zaman ishqalchi olduqlarini deyirdiler. Ben buna etiraz etdim ve bana zor tatbiq etdiler.
Amma usanmadim, mucadelemi devam etdiriyorum. Her zaman bize yani Kurd milletine basqi olub. Bizim de kendi devletimizi kurmaq haqqimiz yokmu? Her zaman bashqa devletler arasindaki savashlarda kardeshlerimizi, analarimizi , atalarimizi kaybetdik. Bu bizim bahdimizmi? Hayir. Biz en yukseklerde duran milletiz. Diger devletlerin terror orgutleri
eylem yapiyor sonra sonra atiyorlar Kurdler uzerine. Yahu bizden terrorchumu chikar?. Bizim bir ata sozumuz var "Adin chikinca canin chiksin".Efendim siz diyiyorsunuz ki biz ezilirik, haqsizlara maruz kaliyoruz, kardeshlerimiz oluyorla hech neden, hapise dushuyorlar. Amma buradakilar boyle dushunmuyorlar. Biz her zaman milletimiz ichin mucadile
den ve yorulub usanmayan halkdir.Ureyimde sozum chokdur kalsin sonraya efendim. Sik_sik yazacam. Sayqilar. Vuqar Abbasov
Öncelikle, başınız sağolsun... Ailesine ve sevenlerine sabırlar diliyorum...Davamızda hep yaşayacaktır. Yaşatacağız hocam...
Saygılarımla,
Siverek'ten apo...
Değerli kardeşim Mustafa Elveren,
Mehmet Artan arkadaşımızın aramızdan ayrılışı ile ilgili yazını okudum.
Mehmet'i kaybettiğimizi bu vesile ile öğrendim. Mehmet arkadaş Elazığın dürüst, kararlı vefedakar yüzüydü. Acımız büyüktür.Onu uzun uzun anlatmak istemiyorum. Elazığ ve yöresinde yanan bir ışık varsa o mehmettir. Nerede bir umut varsa mehmedin bir tohumudur yeşeren. Mehmet kardeşimin anıları önünde saygı ile eğiliyor. Tüm
emek-barış ve demokrasi dostlarına başsağlığı diliyorum.Tayfun İşçi
Sevgili Mustafa Elveren,
arkadasinizin ölümünden dolayi basiniz sagolsun diyorum. Ben kendimde cok defa elazig binsekizyüz evlere düstüm. ilk düsüsüm sikiyönetim döneminde bir kac saat. Daha sonra yani 15 yasimdayken cunta döneminde 29 gün kaldim iskencehanede. Orada sosyoloji okudum. o dönemde 10 yakin defa gözaltina alinip oraya götürüldüm. daha sonra hapis yattim,
tahliye oldum. Tainim bayburta ciktigi halde hic baslatmadilar.
yasadiklarimiz benzerdir. ayni cografyanin acilarini tasiriz.
Kusura bakmayan bir yazinizdan dolayi biraz birbirimizi kirdik. Dogrusu o yazinizi onaylamiyordum ve halen onaylamiyorum.
Fakat bu bizim birbirimize kayitsiz oldugu anlamina gelmez.
selamlarimla
haki gürtas
Acınızı paylaşıyorum...
Bende 20 mayısta bir yoldaşımızı (eniştemi) kaybettim (hakka yolladım) ,,
fakat vaktimiz yok ölenlerin yasını tutmaya... Ölenlerin ardından değil,, dirilerin önünden gitmeye çalışmalıyız....
Danimarkalı yerel siyasetçi,, Avukat bir YOLdaş ,, derneğimize ilk defa gelmişti,,
Derneğimizde,, Duvarlardaki resmileri görüp sordu,,
Bunlar kim,, ( Sivas şehitleri, Denizler, Maraş, Çorum, 38 dersim, Pir sultan,,ve Kerbelaya kadar diğerleri,,, Kendisine tek tek anlattım,,, bunlar önderlerimiz hepsi,,
asıldı,, vuruldu,,, yüzüldü, yakıldı,, xx mahpus yattı öldü/dürüldü,,,,,
DK’lı (Bjarene Overmark) Yoldaş,, Feramuz iyi güzel,, geçmişinizi sahip çıkmanız vs. çok hoş,,, FAKAT onlara layık siz ne yapıyorsunuz,, yaptıklarınızın,,
yapacaklarınızın,, resimleri afişleri nerede ?? Diye sordu....
(( O günlerde dernekte ATATÜRK resmi asıp asmama konusunu tartışılıyordu,, ondan buyana tartışılmıyor,,,))
Bu yolda ‘’’ölen’’ yoldaşları unutmadan,,, dirilerin önünde yürümeye çalışmalıyız...
Her gelip göçenimizin,, bilinci,, direnci,, bugün önde gidenimize,, Aşkı nur IŞIK olsun...
Mvh. / Selam / DABF başkanı / Feramuz Acar
fa@randers.dk / Mobil: +45 - 40 96 88 78
dabf@alevi.dk
www.alevi.dk
Sevgili Musrafa Elveren,
Sizden makalelerinizi mail üzeri düzenli almaktayiz. Yazilarinizin isabeti ve icerigini begenmekteyiz. Sayet kabul ederseniz Avrupa Türkiyeli Isciler Konfederasyonu"nun websitesitendeki köse yazarlarimiza sizide eklemek istiyoruz..Arada bir gönderdiginiz makalalaleri bu adrese iletirseniz, site ekibimize yayinlamalari icin göndeririz. Ancak her
makalenin cikmasi olmayabilir, cünkü tamamen bu denetim site ekibimizin isidir. Ancak bizim gönderdigimiz iletiler genelde yayinlanmaktadir.
Olumlu cevap vereceginiz umuduyla,
Devrimci selamlar ve calismalarinizda basarilar
ATIK uluslararasi iliskiler koordinatörü
ufuk berdan
Site: www.atik-online.net
email: konsey@atik-online.net
sevgili mustafa hocam,
beni onurlandiriyorsunuz...
size mutesekkirim. iyi varsiniz.
ictenlik ve dostlukla
temel demirer
acınızı anlıyor ve baş sağlığı diliyorum.
çok üzücü bir gidiş de olsa anısı rehberliği ile sonsuza ışısın.
beni rahatsız eden şudur.
küresel faşizmin işbirlikçileri Kürtler için hiçbir şey yapmadılar. daha doğrusu yapılanlar ne sizlerin mücadelesi başarısıyladır ne de kürtler için bir ilerleme değerindedir. ne yazık ki Kürt halkı küresel faşizmin işbirlikçilerinden talepte bulunarak en büyük hatayı yapıyor. bu sistemden talepte bulunmak onu meşrulaştırır. ona biat
etmişliktir. kabullenmişliktir.
bir çeşit de körlüğü getirir bu... o körlük ki Barzani'de trt 6 da ya da olası diğer göstermelik ve sahte durumları kazanım sanıyordur.
Kürt ve Türk yoksulları ezilenleri emekçilerinin geleceği sosyalist iktidardadır. kaçınılmaz olan budur. küresel canavarın da korktuğu ve önlemeye çalıştığı budur.
Daha kazanım diye bir şey yok... Kendimizi kandırmayalım. Hapiste de dışarda da yitirilen tüm canlar yüreklerimizi acılarla yakarak gittiler. o acının yangısı şimdi tüm gücü ile dünya sömürü düzeneğini yakmaya yönelmek durumundadır. her yerde aynı anda...
sağlıcakla kalın.
--
Evin Okçuoğlu
http://www.evinokcuoglu.blogspot.com/
www.evino.spaces.live.com Egemen sınıflar, sağlıklarında büyük devrimcileri ardı arkası gelmez kıyıcılıklarla ödüllendirirler; öğretilerini, en vahşi
düşmanlık, en koyu kin, en taşkın yalan ve karaçalma kampanyalarıyla karşılarlar. Ölümlerinden sonra, büyük devrimcileri zararsiz ikonlar durumuna getirmeye, söz uygun düşerse, azizleştirmeye, ezilen sınıfları 'teselli etmek' ve onları aldatmak için adlarını bir ayla (hâle) ile süslemeye çalışırlar. Böylelikle, devrimci öğretileri içeriğinden
yoksunlaştırılır, değerden düşürülür ve devrimci keskinliği giderilir. Burjuvazi ve işçi hareketi oportünistleri, bugün işte marksizmi 'evcilleştirme' biçimi üzerinde birleşiyorlar. Ögretinin devrimci yanı ve devrimci ruhu unutuluyor, siliniyor ve değiştiriliyor. Burjuvazi için kabul edilebilir ya da öyle görünen şeyler, ön plana çıkarılıyor ve
övülüyor.
Lenin
--
Evin Okçuoğlu
http://www.evinokcuoglu.blogspot.com/
www.evino.spaces.live.com
Merhabalar,
Yazının sonuna eklenen sözcükler bana ait değildir. Birileri mail üzerinde değişiklik yaparak, iradem dışında eklemiştir. Belliki bir kaç mail grubu kendi üyelerine yazıyı değiştirerek göndermişler. Böyle sahtekarlıklar yapılarak Atatürkçü olunmaz. Olsa olsa, ihale cambazları çıkar. İşte, siz de
gördünüz, beni eleştirecekleri yerde, yazıyı değiştiriyorlar. Halbuki eleştiri kültürleri olsaydı, yazıyı acımasızca eleştirebilirlerdi. Eleştiriler benim için zenginlik kaynağıdır. Yoksa, benim kafam karışık değil, çok nettir.
Siz çelişkiyi fark edip, bu eleştiri yazısını yazmasaydınız, ben bunu fark edemeyecektim. O nedenle size çok teşekkür ederim. Ne yazik ki, bu mail grupları kendi üyelerini bile bu şekilde kandırıyorlar. sHem de Atatürkçülük adına yapıyorlar. Zaten utanç veren durum da her işlerine Atatürk'ü alet
etmektir.
İlginize, duyarlılığınıza ve eleştirileriniz için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Mustafa Hoca
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sent: Friday, June 12, 2009 12:52 AM
Subject: Re: [akilcagi_1919] HAPİSHANEDE KİTAP OKURKEN ÖLMEK
Mustafa Bey
Öncelikle Mehmet Artan'ı saygı ile anıyor ve tüm dostlarına başsağlığı diliyorum.
Son paragrafınızda
"Sen bedel ödemeseydin, ben ödemeseydim, o ödemeseydi, biz ödemeseydik Kürt Halkı beton mezarın altından çıkabilir miydi? Eğer bu gün Kürtlere ve Alevilere bir adım yaklaşılıyorsa, ödenen bu bedellerin sonucunda elde edilen kazanımlardır. Çünkü, resmi ideoloji ne kürdün ve ne de alevinin kaşına-gözüne hayran olduğu için bu
adımları atmıyor." diyorsunuz. Ayrıca yazının sonunda
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Mustafa Kemal Atatürk
Askere uzanan diller çürüsün,eller kırılsın
amin.." satırları yer alıyor, bu da yöneticinin yorgunluğundan olacak.
Son paragrafınızdaki ifadeler bence işgal altında olan ülkemin sizin gibi aydın insanlarının bile kafasının karışıklığını, gerçek düşmanı yeterince tanımamış olduğumuzu gösteriyor. Ülkemizde yaklaşık 70 yıldır büyük bir ortaoyunu oynanıyor. Bu oyunu oynayanların "ödenen bu bedellerin sonucunda elde edilen kazanımlar"
sonucu geri adım attığını düşünmek yanlıştır. Şimdiye kadar acı çektiren ile şimdi demokrat olan aynıdır, onların evrensel adı EMPERYALİZM dir, bizim zannettiklerimiz ise emperyalizmin oyuncağıdır. Patronları izin vermezse tuvalete bile gidemezler. Ve onların patronları (onların bazıları da farkında değil) hiçbir şeyi hesapsız, plansız yapmazlar.
Düşmanı iyi tanımak gerekir. 12 Eylül 1980 faşist darbesini NETEKİM ve arkadaşlarının kendi inisiyatifleri ile yaptıklarını düşünmek ne kadar yanlış ise şimdi sözüm ona demokrat tavırlara inanmak da o kadar yanlıştır.
Emperyalizm ne kürdü, ne türkü ne de başkasını düşünür, o kullanır ve atar. Kullanılanların bir kısmı dünyalıklarını yapar, bir kısmı direnir (Saddam gibi) ama sonuç olarak acıyı çeken hep insanlık olur. İnsanların acı çekmemesi için, öncelikle onların yolunu aydınlatacak olanların oyunun nasıl oynandığını iyi bilmesi gerekir.
Ekte bu konudaki düşüncelerimi içeren birkaç yazımı gönderiyorum.
"Türk Milleti"nin geçen yüzyılda olduğu gibi emperyalizmin oyununu bozarak mazlum milletlerin de makus talihini değiştireceğine inanıyorum. Bizi dövenler ile kurtaranların aynı olduğunu önce görmeli sonra halkımıza ve insanlığa göstermeliyiz.
Dostca selamlar
Erol Güçlü
mailto:erol@guclu.at
===8<= e-mektubunuz
Von : ne mutlu türküm diyene <irtemrefhan@gmail.com>
An :
Datum : Donnerstag, 11. Juni 2009, 20:38
Betreff: [akilcagi_1919] HAPÝSHANEDE KÝTAP OKURKEN ÖLMEK
===8<=================== Original Nachrichtentext: Donnerstag, 11. Juni 2009, 20:38 ===================
Kimden: Evrensel Paylaşım <evrenselpaylasim@ HAPİSHANEDE KİTAP OKURKEN ÖLMEK
Mustafa Elveren - Em. Öğr.
"Her ölüm erken ölümdür." Ancak, hapishanede, sürgünde ölmek, erken
olduğu kadar da acıdır. Ölen kişi mücadele arkadaşınız, dostunuz veya
bir yakınınız ise, bu acı daha da katlanarak büyüyor.
Mücadele arkadaşım, dostum ve meslektaşım olan Mehmet Artan'ı ne yazık
ki, mahkemenin "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla verdiği 10 aylık
hapis cezası nedeniyle tutuklu bulunduğu Elazığ E Tipi Kapalı
Cezaevi'nde kitap okuduğu bir sırada kalp krizi geçirdi ve hayata veda
etti.
Sevgili Mehmet Artan ile birlikte Elazığ Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim
Emekçileri Sendikası) Şube teşkilatının kurucu üyeliği ve yönetim
kurulunda görev yaptım. Çok iyi bir örgütlemeci olmasına rağmen, o
basın-yayın sekreterliğini tercih etmişti.
O günleri unutmam hiç mümkün değildir. Cizre Newroz'unda onlarca Kürt
insanı katledilmiş ve Sabah Gazetesi muhabiri İzzet Kezer de bu
katliamda nasibini almıştı. O günkü olaylarla ilgili çekilen bir video
kasetini ancak gizli seyredebiliyorduk.
O tarihlerde Elazığ Emniyetince göz altına alınan bir kişinin
ifadeleri üzerine, kaset seyrettikleri gerekçesiyle Mehmet Artan, Ali
Tarhan, Hasan Hoca ve eşi, Tüm Sağlık Sen Elazığ Şube Başkanı İbrahim,
Meşhur Merkez Lokantası sahibi Ahmet ve birkaç arkadaşımız daha göz
altına alınmıştı. Göz altındayken, Mehmet Hoca'nın Polis işkencesine
nasıl direndiğini bana anlatmışlardı. Daha sonra tutuklanarak
gönderildikleri Nevşehir Hapishanesinde kaldıkları süre içerisinde
yaşadıklarını bizzat arkadaşlarımdan dinlemiştim. Bu dava sonucunda
tüm arkadaşlarımız beraat ettiler ve görevlerine yeniden döndüler.
Ancak, bu defa benim de içinde bulunduğum yaklaşık 40 kişi Elazığ'dan
başka illere sürgün edildik.
Mehmet Hoca, Elazığ Karşıyaka Lisesi Almanca öğretmeni iken, 1993
yılında Yozgat'a sürgün edilmişti. Mehmet Hoca bu sürgünden sonra
istifa etmek zorunda kaldı. Çeşitli yerlerde, hatta Diyarbakır yolu
üzerindeki bir işletmede tavuk kesim işinde bile çalışmıştı.
İşte daha dün de Temel Demirer'e aynı gerekçeyle ve hem de ertelemesiz
olarak çok ağır cezalar verildi. Sayın Demirer de inatla, "gerekirse
cezaevinde yatarak, bedel ödemeye hazır olduğunu" söyledi.
Ödenen bunca bedellerden dolayı barış, özgürlük ve demokrasi
mücadelesinde epeyce yol aldığımızı söyleyebilirim. Hiçbir baskı,
tehdit hatta ölüm dahi bizi bu mücadelemizde alıkoyamayacaktır. İşte,
Mehmet Artan, Temel Demirer ve onbinlerce kişi bu yolda bedel ödedi,
ödemeye de devam ediyor.
Sen bedel ödemeseydin, ben ödemeseydim, o ödemeseydi, biz ödemeseydik
Kürt Halkı beton mezarın altından çıkabilir miydi? Eğer bu gün
Kürtlere ve Alevilere bir adım yaklaşılıyorsa, ödenen bu bedellerin
sonucunda elde edilen kazanımlardır. Çünkü, resmi ideoloji ne kürdün
ve ne de alevinin kaşına-gözüne hayran olduğu için bu adımları
atmıyor.
Mehmet Artan Hocam'dan çok şey öğrenmiştim. O bir nevi siyasi
rehberimdi. Güle güle sevgili Hocam... Seni unutmayacağım.
11.06.2009
Mustafa Elveren
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
Web: www.gomanweb.com
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Mustafa Kemal Atatürk
Askere uzanan diller çürüsün, eller kırılsın
amin..
__._,_.___
Messages in this topic () Reply (via
web post) | Start a new topic
http://akilcagi.com
http://ulusalgundem.net
http://sosia.org
Genel UYARI!
Sayin Uyelerimiz,
Obekte cikan yazilarin sorumlulugu, ILGILI YAZININ SAHIBINE aittir. Obek kurucusu, moderatorler ve diger uyeler sorumlu tutulamazlar. Obege uye olanlar, uye olduklarinda yazilarindan sadece kendilerinin sorumlu olduklarini kabul etmislerdir.Bu ifadeler her iletinin altinda yer almaktadir, bu nedenle uyeler bu
kosullarin varligindan haberdar olmadiklarini iddia edemezler.
Gelisen sartlara ve gonderilen postalara gore; yukaridaki uyarilara, ilave uyarilar yapma hakkimizi da sakli tutuyoruz.
Saygilarimizla
AKIL CAGI 1919 YONETIM
Ekleme: 12.06.2009 / Gomanweb |
|