DERSİM HALKI, RESMİ İDEOLOJİ VE HAPİS ÇOCUKLARI
Mustafa Elveren-Em.Öğrt.
Yıllardır Dersim halkının resmi ideolojinin yanında olduğunu söyleyenler bu defa fena yanıldılar. Dersim halkının üzerinde kurulan tüm baskı ve asimilasyon politikalarına rağmen, bu halk bir kez daha özgürlük ve demokrasiden yana tercihini
yapmıştır. Artık Dersim halkı siyasi olarak bilinçlenmiştir. Verilen seçim rüşvetlerine itibar etmemiştir. Yapılan her türlü seçim hilelerine karşı bilinçli siyasi duruşunu göstermiş ve tüm bu oyunları boşa çıkarmasını bilmiştir. Bu onurlu davranışından dolayı Dersim halkını kutluyorum.
Diğer Kürt yerleşim birimlerinde olduğu gibi, Dersim halkı da faili meçhul cinayetlere, toplu katliamlara, zorla sürgünlere ve haksızlıklara maruz kalmıştır. Bayramlarında ve cenaze törenlerinde bir araya geldiklerinde üzerlerinden jetler
ve helikopterler uçurulmuştur. “Sadece 1937-38 jenosid degildir. Sonrasinda uygulanan programlar korkunc bir yabancilasma ortami hazirladilar. (Sevê Evin çiçek-mesajdan)“ O nedenle bu halk resmi ideolojinin
savunuculuğunu yapan partilere pirim vermemiştir.
Dersim halkının siyasi özgürlük yolunda önemli adımlar attığını görmekteyiz. “… halk özgür olursa aş-iş arkasından gelecektir… Siyasi özgürlüğü, kavrayışı olmayan toplum köle toplumdur… Toplum, ahlaki ve politik toplum olmak zorundadır
kurtuluş için…” (A.öcalan / 25.03.2009 / Görüşme notlarından) Bu tespitten hareketle, Dersim halkına seçim rüşveti olarak dağıtılan buzdolabı, çamaşır makinası ve benzeri eşyaların ağırlığı kadar altın da verseler, sonuç değişmeyecektir. Çünkü, Dersim halkı bu tür rüşvetlerle köle toplum yaratılacağını çok iyi kavramıştır. Dolayısıyla, Dersim
halkı köle toplumu reddetmiş, bunun yerine siyasi özgürlüğü için irade beyan etmiştir.
Dersim halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinde önemli bir mesafe katettiğini memnuniyetle görmekteyim. Ancak, Dersim’de hala Tuncelili bozkurtların tunç ellerinin ensemizde olduğunu da unutmamamız gerekir. Ne yazik ki, bunlar yerli
bozkurtlar olunca daha çok dikkatli olmak gerekir. (Bu tunçeli meselesini ileriki bir zamanda ayrı bir makalede yazmaya çalışacağım.)
Dersim halkının bu olumlu çıkışı yanında ülkemizde çok acayip gelişmeler de oluyor. Bir taraftan devlet kanalı kürtçe Tv.6 açılıyor, diğer taraftan ““Güvenlik güçlerimiz çocuk da
olsa, kadın da olsa kim olursa olsun terörün maşası haline gelmişse gerekli müdahale ne ise bunu yapacaktır…” diyen Başbakanımızın bu söyleminden sonra gözaltına alınan binlerce çocuktan şu ana kadar yaklaşık 800 kişi cezaevlerine konulmuştur. Hem de BM çocuk hakları sözleşmesine rağmen
bu yapılmaktadır.
Bu çocukların zindanlardan kurtulması için bir çok aydın ve duyarlı sanaçılarımızın çabalarını takdirle izlemekteyim. Gomanweb Konuk yazarlarından İnsan Hakları Savunucusu Sanatçı Sayın Mehmet Atak başta olmak üzere, tüm
duyarlı aydınlarımıza buradan teşekkürlerimi sunarım.
Emek-barış-özgürlük mücadelesinde bu güne kadar verdiğimiz bedellerin etkisi elbette olmuştur. Artık insanlarımızın daha fazla acı çekmemesini umuyor ve diliyorum.
02.04.2009
Mustafa Elveren
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
Web: www.gomanweb.com
02.04.2009 / Gomanweb
E-POSTA İLE GELEN YORUMLAR
merhabalar dost,
yazının genel içeriğine katılmakla birlikte tali olan bir duruma dikkat çekmek istedim. 'Artık Dersim halkı siyasi olarak bilinçlenmiştir.' cümlendeki 'artık' sözcüğünün fazla olduğunu düşünüyorum. zira dersim halkı her zaman türkiye ortalamasının
üzerinde ilericiliğiyle ve ataklığıyla kendini kanıtlamışken, 'artık...' diyerek o halkın şanlı geçmişini hafifletiyorsun gibime geliyor. ufak tefek sapmaları, geriye gitmeleri hangi kimseler ya da şehirler yaşamadı ki? bunu dersimlilerin 'öz'üne olan inancını hiç bir zaman kaybetmemiş olan dersimli olmayan bir dostunun ikazı olarak görmeni
temenni ederim... selamlar... Eser YILMAZ
Dersim halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesinde önemli bir mesafe katettiğini memnuniyetle görmekteyim. Ancak, Dersim’de hala
Tuncelili bozkurtların tunç ellerinin ensemizde olduğunu da unutmamamız gerekir. Ne yazik ki, bunlar yerli bozkurtlar olunca daha çok dikkatli olmak gerekir. (Bu tunçeli meselesini ileriki bir zamanda ayrı bir makalede yazmaya çalışacağım.)
diyorsunuz :...
bu mücadele özgürlük ve demokrasi mücadelesi olarak belirtiliyor. burada hangi demokrasi diye sormak gerekir...
Dersim halkının bu olumlu çıkışı yanında ülkemizde çok acayip gelişmeler de oluyor. Bir taraftan devlet kanalı kürtçe Tv.6 açılıyor, diğer taraftan ““Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa kim olursa olsun
terörün maşası haline gelmişse gerekli müdahale ne ise bunu yapacaktır…” diyen Başbakanımızın bu söyleminden sonra gözaltına alınan binlerce çocuktan şu ana kadar yaklaşık 800 kişi cezaevlerine konulmuştur. Hem de BM çocuk hakları sözleşmesine rağmen bu yapılmaktadır.
ülkemizde çok acayip gelişmeler de oluyor.demişsiniz. işte yukarıdaki demokrasi sözünün altının doldurulmasının gerektiği burada çok güzel çıkmış ortaya... tv açarak göz boyayanlar burjuvazinin demokrasisini sunarlar ki o da
küresel sömürü sisteminin geldiği bu aşamada faşizmdir. asla artık insan haklarına geri dönmeyecekler. ancak sosyalist iktidarda sosyalist demokrasi olacaktır. bu kelimeden sakındıkça sadece özgürlük ve demokrasi dedikçe bir yere varamazsınız. sadece uzlaşarak değil yadsıyarak ve sistemin dışına çıkarak tüm sistemin denetlediği sol sağ ne kadar
parti dernek stk varsa tümünden kopmak ve sosyalizme gözü dikmek gerekir.
yoksa kandırmaya hazırlar... demokrasi örtüsü altına saklanan faşizm her an gerçek yüzüyle karşımıza çıkmaya hazır.
bu nedenle tüm halklar ortadoğuda bir olup sosyalizm için mücadele etmeliler.
sınıf kini ırksal kinin önüne geçmelidir.
saygıyla
--
Evin Okçuoğlu
http://www.evinokcuoglu.blogspot.com/
www.evino.spaces.live.com
Değerli Mustafa hoca,
Kürt halkı artık açık ve net olarak ortak ülkemizin siyasal sahnesine damgasını vurmuştur. Bu adım Anadolu demokrasisinin ana dinamiklerine de önemli bir göndermedir;
farklılıklarımız özgürlük mücadelesine katılıp ağırlık koydukça ve özgür oldukça mücadele demokrasinin ikamesi mümkün olacaktır.
Bu amaçla, daha çok farklılıklarımız demokrasi manivelası olarak siyasal mücadele sürecine katılmalıdır derim. Bu amaçla da Arap halkının Fırat’ın ötesi gibi, Torosların
güneyi olarak bir demokrasi manivelası olmalıdır. Bu ortak ülkemizi, Fıratı’n ötesini, berisine ve Torosların güneyini, kuzeyine bağlayacak en sağlam yoldur.
Bu, ülke birimizin değil hepimizin ülkesi olabilmesinin ve milliyetçi hezeyanların bölücülüğünü dizginlemenin de biricik yoludur.
Bu, aynı zamanda, musalla taşında imamın fatihasını bekleyen mevta solun yeniden dirilişini sağlayacak tek güvencedir.
Kürt halkının yerel seçimlerde ortaya koyduğu duruş, siyasal saflaşmanın güçler dengesini de yeniden şekillendirmiştir. Bu şekillenişte çok önemli bir ayrıntıya dikkat
çeken yazınız devlet dininin ve algılarının iflasına da önemli bir göndermedir.
Bu noktada devlet dini algıları eliyle, Kürdün Sünni’sinin, Alevi’sini ötekileştirme çabaları iflas etmiştir. Başkan Öcalan' her buluşmamızda açık ve ikircimsizce "halkımın
direnişi Hz. Ali ve ehlibeytin direniş çizgisidir, kurtuluşu bu yoldadır" derken, devlet dinine karşı, halkın dinine güveniyor ve bu dinin algılarına vurgu yapıyordu.
Halkın dininde takiye yoktur, halkın dininde açıklık ve birlik vardır. Bunun için Kürdün siyasal mücadelesi hiç bir inancı ötekileştirmeden yürüyen bir birlik mücadelesi
olmuştur. Parayla satın alınamayacak değerleri satın almak isteyen devlet dini, AKP'nin elinde erdemsiz kalmıştır.
Dersim halkı bunu o kadar anlamlı bir tarzda dile getirdi ki, Kürtlerin tarih sahnesine damga vuran bu seçimlerdeki duruşunun en büyük kazancı da bu olmuştur. Bundan
sonrası sadece zamanın uygun dengeler içinde aşılması kalmaktadır.
Ünlü Arap şairi el Sayyab’ın sözleri burada yerli yerine oturuyor.
“Eza el şabu erada alhayat, fa le budda en yestecibal kadar,
va la buda lil leyli en yenceli. Vel kaydu en yenkesir” (Bedir Şakir el Seyyab)
Halk özgürce yaşamı isterse eğer
Kader de onay verecektir
Ve elbette ki karanlık da göçecek
Ve kelepçeler kırılacaktır.
Yazınızdan çıkartılacak en önemli anlam burada yatıyor diye düşünüyorum.
Baki selamlarımla.
Mihrac Ural
3 Mart 2009
|