GÖSTERMELİK DEMOKRASİ
Mustafa Elveren - Em. Öğrt.
Mevcut devlet kurumlarından hükümet ile ordu arasında yapılan kavga, cami-kışla çatışmasını andırmaktadır. Diğer bir söylemle, yeşil cüppeliler ile siyah cüppelilerin iktidar paylaşımı için yaptıkları danışıklı güç gösterisidir.
Baskıcı, inkarcı ve red politikaları üzerine inşa edilen bu düzen; islamcılık, cumhuriyetçilik-solculuk-devletçilik, sağcılık-milliyetçilik-vatanseverlik, halkçılık-Atatürkçülük-laikçilik gibi kavramları kullanarak göstermelik bir
demokrasiyi üretmiştir. Kimisi bu aldatmacaya demokrasi dedi, kimileri de kısmı demokrasi olarak ifade etti. Halbuki yıllardır göstermelik yani sahte bir demokrasiyle karşı karşıyayız.
“Eğer bir rejimin ana özelliği demokrasiye dayanmıyorsa, baskı ve sindirme niteliğini taşıyorsa, o rejimin adının islam veya laik ya da sosyalist cumhuriyet olmasının hiçbir önemi yoktur… Cumhuriyetçilik, devrimcilik, laiklik,
halkçılık, milliyetçilik, devletçilik gibi slogandan öteye geçmeyen söylemlerle kendimizi kandırmayalım. Başını kuma gömenlerin artık uyanması gerekir.” (Bu alıntı İnternet üzerinden derlenmiştir)
Bir avuç da olsak, yıllardır demokrasi ve özgürlük mücadelesini vermekteyiz. Bu mücadele günümüzde de kesintisiz devam etmektedir. Bu mücadelemiz sonucunda kısmı iyileştirmeler yani göstermelik açılımlar yapıldığını görmekteyiz. Bu
göstermelik iyileştirmelere ve açılımlara aldanmayıp, gerçek demokrasiyi inşa etmek için var gücümüzle daha çok mücadele etmeliyiz. Örgütlü demokrasi güçleri olarak; Bunun için ne kadar bedel gerekliyse, ödemek durumundayız.
Göstermelik demokrasiden gerçek demokrasiye bir adım atmak istiyorsak, öncelikle evrensel demokrasi kültürünü halkın bilincine yerleştirmeliyiz. Böylesi bir bilinçle hak ve özgürlüklerimizi yasal güvence altına almak daha kolay olacaktır.
Tersine gelişen olaylar bizi çıkmaza sokacaktır. “Her şeyi devrimle çözeriz” kolaycılığından kurtulmalıyız. Elbetteki devrimci ve sosyalist demokrasi ilkelerimizi koruyacağız. Bunlar vaz geçilmez ilkelerimizdir. Ancak, bu günkü Dünya siyaset konjonktürü gerçeğini de göz ardı edemeyiz.
Bunun kendiliğinden olamayacağının bilincindeyiz. Bunu başarmak için tüm örgütlü demokratik güçlerin ortak paydalar etrafında bir araya gelerek, güçlerini birleştirmeleri gerekmektedir. Aksi halde, demokrasi ve özgürlük konusunda kimi
zaman tatlı bazen de sert rüyalar görmeye devam edeceğiz.
13.07.2009
Mustafa Elveren
E-Posta:
mustafaelveren@gmail.com
WEB: www.gomanweb.com
13.07.2009 / Gomanweb
E-POSTA İLE GELEN YORUMLAR
Ortak ülkemizin demokrasi atılımı için (Mustafa Elveren Hoca'nın "göstermelik demokrasi" makalesi üzerine kısa bir yorum)
Mihrac Ural
Mustafa hocanın, kısa yazılarla çok şeyi dile getirdiğini biliyoruz. Bu kez önemli ve güncel bir konuda yine söylemesi gerekenleri kısaca izah etti. "Göstermelik demokrasi"
dedi ve buna karşı yapılacaklara işaret etti. Bu konuda benim ekleyeceklerim bir tekrar olacaktır: Buna rağmen bu güzel yazıya yorum yapmanın gerkli olduğuna, doğrunun tekrarından yararlı sonuçlar çıkacağına inanıyorum.
Bu ülkede tüm özgün örgütlenmelerin omuz omuza olması gerek. Bu doğru bir belirlemedir. Bunun için aynı süreçte, her özgün örgütlenmenin özgürce gelişmesi önündeki tüm engelleri kaldırmak
gerek; bu engeller solun kendi içindeki milliyetçi psikolojik engeller de dahildir.
On yılların üç kuşak süren mücadelesi açık ve net olarak ortaya şu gerçeği koymuştur, Bu ülke birimizin değil hepimizindir. Eşitler olarak özgürce kendi özgün örgütlenmelerimizi yapmalıyız
ve her birimiz kendi alanında demokrasi mücadelesine bir manivela olarak katılmalıdır. Kürtlerde, Araplar da Alevilerde ve her topluluk gereklerine uygun olarak bu süreci yaşamalıdır. Bu farklılıkların dereleri büyük bir nehre akmalıdır. Ortak ülkemizin demokrasi atılımı, farklılıklarımızın özgün örgütlenme ve mücadelesinin zenginliğiyle
başarılacaktır.
Bunun için yazılarımda bu ülke birden çok başkentin ülkesidir dedim; Ankara resmi, İstanbul fiili Diyarbakır, Antakya da ihtiyarı başkenttir. Bu özgün bir ülkenin mozaik dokusunun en anlamlı
konumudur. Bu bir bölünme değil zenginliktir. Bunu neden ortak ülkemizin tüm halkları açık ve net olarak kendi kazanç hanesine eklemesin. Milliyetçiliğin karşımızdaki duruşu bu noktada kendini açıkça yansıtmaktadır.
Bu yüzden tekrarla dile getirmeye çalışıyorum: gelişmenin önünde duran en tehlikeli engel, milliyetçiliktir. Buna müsaade etmeyelim; her kes kendi kapısının önünü temizlemeli, yollarımızda
temiz ve şeffaf olsun.
Demokrasi ve özgürlüğün yüz yüze kaldığı en büyük tehlike, milliyetçilik virüsüdür. Bunu temizlemeden başarının bedeli çok büyük olacaktır.
Bu bedeli ödemeye hazır olsak da en aza indirmek hepimizin görevidir.
13 Temmuz 2009
14.07.2009 / Gomanweb |