"Ülkemiz ateş ve kan gölü olmadan...”
Mustafa Elveren
Gomanweb'in şair yazarlarından Dersimli hemşehrim sevgili Yusuf Yağan'ın; "Yıkalım biz nefretle kinin saltanatını,/ Memleket ateş ve kan gölü olmadan,/ Şahlandıralım güzellikle
sevgi atını,/ Ülkemiz ateş ve kan gölü olmadan./ Ülkemiz ölüm değil, barış yeridir,/ Amansız bir rüzgar esti samyelidir,/ Durdurun bu zulmü nefretin selidir,/ Evladı için analar saçını yolmadan./.. bu dizeleri barış ve dostluk açısından çok anlamlı bulduğum kadar samimi bir
barışseverin de duyguları olduğuna inanıyorum.
Ülkemizde kirli bir savaş yaşanmaktadır. Dolayısıyla ülkemizin bir çok yerleşim yerlerinde kan, barut ve ateş yayılmaktadır. Bu “kirli savaş”ın hiç bir zaman galibi de mağlubu da olmayacaktır. Çünkü, on yıllardır yaşadığımız bunca acı deneylerden net olarak anlamak
mümkündür. Öyle ise, neden bu kan gölü ve ateş alevi?
Her ne kadar "ateş düştüğü yeri yakar" denilse de, bu ateş bir gün yayılır ve her tarafı da yakabilir. Önemli olan ateşi düşürmemektir. Hele bu ateş ormanın içindeki kurumuş yaprakların ya da harmanda bir saman yığını ortasına düşmüş ise, söndürmek hiç mümkün
olmuyor. Ne yazık ki, ülkemiz böylesi tehlikeli bir durumla karşı karşıyadır.
Halbuki, “Bağımsız bir Kürdistan”ı altın tepside Kürtlere sunsalar dahi bunu kabul etmeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Çünkü, Türkiye Kürtleri İzmir’in üzümünü, Mersin’in narenciyesini, Antalya’nın turizm güzelliklerini, Karadeniz’in fındığını ve çayını, yani
Türkiye’deki tüm zenginliklerini bırakıp, sadece dağlara haps olacak kadar akılsız değildirler. Üç-beş bin kişi belki ütopya olarak düşünebilir. Ben de “Bağımsız, birleşik, sosyalist bir Kürdistan’ı düşünebilirim. Bırakın insanlar düşünsünler. Zaten başımıza ne geldiyse, hep bu yasaklar yüzünden geldi.
Hal böyle iken, bir zamanlar “bu sabah ülkeye komünizm gelecek” diyen dönemin egemen yalancı zihniyeti kılıf değiştirerek, bu defa
“bölünme” yalanı ile ne yazık ki bizi kandırmaya hala devam ediyorlar. Şimdi bunu en çok AKParti Hükümet’i yapıyor.
AKParti Hükümeti başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere tüm Türkiye kamuoyunu aldatmıştır. Önce “Kürt Açılımı”, arakasından “Demokratik açılımı”, şimdilik ise “Birlik ve beraberlik Projesi” olarak adlandırılan ve önümüzdeki süreçte belki başka benzer sözlerle yeniden
isimlendirebilecekleri sahte “AÇILIMLAR”la bizi aldatmaya devam edeceklerdir. Aslında buna bir nevi “nitelikli dolandırıcılık” de diyebiliriz.
Daha önceki yazılarımda da defalarca belirttim. Mevcut sermayenin paylaşımından dolayı iktidar gücünü elinde bulunduranların daha fazla pay kapma kavgasıdır. Yoksa hepsi de Osmanlı bankası gibidirler, yok birbirlerinden farkı. Yani siyah cüppeliler ile yeşil
cüppelilerin çıkar çatışmasıdır. Cami ile kışla arasındaki iktidar gücünün paylaşımındaki çelişkilerdir. Daha açık bir ifadeyle takunyacılar ile postalcıların “danışıklı dövüş”lü güç gösterisidir.
Siyasi iktidarlar çözüm üretmek zorundadırlar. Eğer çözüm üretemiyorlarsa, ağzından hiç düşürmedikleri o “taşeron”lar devreye gireceklerdir. Hal böyle olunca, yine sürekli dillendirdikleri “bölünme” de maalesef gerçekleşir. Çünkü, siyaset boşluk kabul etmez.
Bu “kirli savaş”ta çocuklarını kaybeden asker aileleri ile PKK’li gençlerin aileleri acılarını içine gömerek; “Sen niye öldün evladım? Sen neyin bedelisin?” sorusunu haykırıp, henüz "Ülkemiz ateş ve kan gölü olmadan...” el ele
tutuşarak bu ateş daha fazla büyümeden birlikte engel olmalıdırlar. Aksi halde bu ateş Buseleri ve Şerife Teyzeleri yaktığı gibi hepimizi yakabilir ve bölünmekten de kurtulamayabiliriz.
26.06.2010
Mustafa Elveren
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
Web : www.gomanweb.com
26.06.2010 / Gomanweb
E-POSTA İLE GELEN YORUM VE ELEŞTİRİLER
Değerli Mustafa Elveren hocam,
Bir kez daha hepimiz adına barışı, insanlığı dile getirmişsiniz. Bir kez daha gözyaşının ırkı, milleti olmadığını izah etmiş insanlığa ait bir değer olarak artık akmasın demişsiniz. Bu ülke birimizin değil hepimizindir diyerek de farklılıkların
ötekileştirilmemesi gerektiğine vurgu yapmışsınız.
Bunları hep birlikte yıllırdar dile getirdik. Bu gün her zamandan daha önemle bu vurgu gerekli.
Bu ülkenin devleti, her yönüyle teşaron bir devlet rolünde, kendi vatandaşını katlederken, özgürlük arayışını "taşeron" olarak görmek abesle iştigaldir. Bu akıl, sorunları çezmek istemeyen Cumhuriyetteki Osmanlı akılının işi olduğu artık açık olmuştur.
Bu ülkede kökü dışarda olan bir şey varsa, o da devletin kendisidir. Kürtlerin sorunu diğer farklılıklarımızın özgürlük talebiyle birilkte bir iç sorundur. Bu sorunun çözüm yolu da demokrasidir. Bunun dışındaki her yol bir kez daha iflas etmeye mahkumdur.
İç sorunu yok sayıp dış sorun diye güvenlik önlemleriyle çözme aptallığı, bu ülkede bölücülüğün de temel kaynağıdır. Picaso'nun Guernica tablosunu naziler franko faşistleriyle birlikte yarattılar. Bunu unutmamak gerek. Kürt halkının direnişinide bu baskı ve zulüm politikası üretmiştir.
Buna rağmen barış, buna rağmen insanlık, buna rağmen gözyaşları akmasın diyen yine ezilenler olmaktadır. Bunu seslendirmeye de devam edeceğiz.
İnlanlık dolu satırlarınız örnek devrimci duruşunuzla önemli bir aydın görevini yerine getiriyorsunuz.
Baki selamlarımla başarı dileklerimi iletiyorum.
Sayın Elveren Hocam,
Genel duyguları ifade eden yazıdan öte müspet çözüme ve sağlıklı tespitlere ihtiyacımız var.
Kışlacılarla Camiciler arasındaki amansız savaşı görmezden gelemeyiz.
Tüm eksikliklerine rağmen mevcut Hükümetin yaptığı ve Ergenekon'un belini kıracak anayasa değişikliklerinin kabul edilmesi için Kürt'lerin ve Kürdistan'lıların çok ama çok çalışması gerekiyor.
Demokrasiye öncelikle bizlerin ihtiyacı var.
Ergenekon'un Kürt ayaklarını da görmezden gelmeyelim.
Herşey artık açık oynanmıyor mu?
Bir aydın olarak bizler sizler yerimizi net ortaya koymalıyız.
Hala Kılıçdaroğlu'nun Ergenekon misyonuna lanetler yağmıyor. En çokta alevi Kürt aydınlarının bu onursuzluğa tepki vermeleri gerekmez mi?
Mağaralarda sıçanlar gibi yakılan ceddimizin ruhlarına karşı Kılıçdaroğlu gibi piyonların bizleri bir kez daha yakmalarına mı müsaade edelim?
Sağlık ve başarı dileklerimle.
Ali Gün
Muatafa elveren yazını okudum. Sana katılmamak elde değil. Bu sistemin değişmesi lazım. Mehmet Kaya
Hocam...
Bu savaş
Bu kirli savaş
Türk sömürgecilerin den cok kürd ü vuruyorsa
Vuran kürd vurulan kürd ise
Elbette dur demek
Her kürd yurtseverinin siari olmalidir.
Yusuf kardesim e bu güzel dizlerden dolayi sizlerede bizim sesimiz oldugunuz tesekkür ederim
Selam saygilarimla . Aydın
Basarilar degerli Mustafa Hocam.
Selamlar saygilar
Gabar Ciyan
CHAK
|