YASAKLANAN KİMLİĞİ SAVUNMAK
Mustafa Elveren (Em. Öğrt.)
Dünya’nın her ülkesinde insanlar bireysel kimliklerini korumak ve serbestçe kullanabilmek için mücadele ederler. Buradan hareketle, bireysel kimliklerden oluşan o ülkedeki toplumların da kolektif kimliklerini yasaksız olarak kullanabilmek için aynı zeminde ortak mücadelenin içine girerler.
Şöyle ki; sahip olduğu dini inanç, savunduğu siyasi görüş gibi farklı kimliklerini düşünceyi ifade etme özgürlüğü çerçevesinde kullanmak için bireysel ya da grupsal demokratik eylemler yapabilirler. Bununla birlikte Türk, Kürt, Rum, Ermeni ve benzeri ortak kimliklerini de serbestçe kullanmak için mücadele verirler.
Örneğin; benim Kürt, Kızılbaş ve Komünist olarak üç kimliğim mevcuttur. Kızılbaş ve Komünist kimliklerim bireyseldir. Kürt ise, ortak kimliğimdir. Çünkü; Müslüman, Hıristiyan, Kemalist ya da ülkücü olan her hangi bir kişi, bu bireysel kimliklerinin yanında benim gibi Kürt kimliğine de sahip olabiliyor. Dolayısıyla, Kürt kimliği ikimiz için ortak kimlik oluyor. Bu durum aynı şekilde Türk, Ermeni, Rum vb. kimlikler için de geçerlidir.
Bu itibarla, yasaklanan bir kimliği savunmak, onu serbestçe kullanabilmek için mücadele etmek, yasak ve baskılara karşı birlikte hareket etmek hiçbir zaman kimlik siyaseti olamaz. Bunu tamamen evrensel insan hakları çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Başbakan her fırsatta “kimlik siyasetini yapıyorlar” söylemini sürekli tekrarlamaktadır. Ülkenin dağlarına ve taşlarına “Ne Mutlu Türküm” diye yazanlar sanki kimlik siyasetini yapmıyorlar da, yasaklanan kimliğini savunanlar mı kimlik siyasetini yapıyorlar? Birazcık insaflı olan bir başbakan böyle konuşmaz.
“..eğer dili örgütlemezseniz, dili kullanmazsanız, dili eğitmezseniz, gazete, radyo, televizyonlarda her gün işlemezseniz, eğitimde kullanmazsanız dili nasıl geliştireceksiniz? Nasıl yaşayacak bu dil? Toplumsuz birey olmaz. Birey ancak toplumla varolabilir.” (26 Ağustos 2009 tarihli Görüşme Notlarından) “..Kendi çocuklarımızı kendi kültürümüzle, kendi dilimizle yetiştiremiyoruz. Bu çok korkunç ve kabul edilemez bir yaklaşımdır. Binlerce insan şehit düştü, yaşamlarını yitirdi, hala insanların kanı akıyor, binlerce insan tutuklandı, bunlar bireysel haklar için midir?” (A. Öcalan-23.12.2009 Görüşme Notlarından) Bu kadar açık ve net bir açıklamaya; “Kimlik Siyaseti” ya da “ırkçılık yapıyorlar” demek gerçekçi değildir.
Bireysel ve kolektif haklar bir bütün olarak ele alınmalı ve birbirlerini tamamlayan parçalar olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Birini diğerinden ayırmaya kalkışmak, şiddet kültürünü geliştirmeye hizmet eder.
Türkiye’de Kürt sorununun tüm sorunların anası olduğunu hep söyledik ve söylemeye de devam edeceğiz. Çünkü, Kürt sorunu çözülmeden ne Alevilerin, ne de diğer etnik ve sosyal grupların sorunlarını çözmek olası değildir. Bu güne kadarki yapılan deneyimler bunu kanıtlamıştır.
“Devlet Projesi” olarak önümüze konulan “açılım” paketleri ve oluşturulan çalıştaylardan bu güne kadar gerçekçi hiç bir sonuç alınmadığı görülmektedir. Yeşil cübbeliler ile siyah cübbelilerin iktidar kavgasında ülkemizin yakıcı sorunlarının çözümünü beklemek saflık olur.
Bence üçüncü bir siyasi alternatif yaratmak gerekir. Yani, devletin aldatmacı “Açılım” projelerine ve Ak Parti’nin “İslamcı çözüm” mantığına karşı “Demokratik Cumhuriyet” projesini üçüncü bir alternatif olarak ortaya koymak mümkündür.
Çünkü, cumhuriyetin demokratikleşmesiyle sorunların çözüleceğine inanıyorum. Bence, cumhuriyetin demokratikleştirilmesi olayı zaten sosyalist devrimin yarısı demektir. Her şeye rağmen demokrasi mücadelesine kesintisiz devam etmek durumundayız.
Biliyorum, Ak Parti’ye göbekten bağlanmış bazı Kürt siyasetçilerin ve yazarlarının bana içinden küfrettiklerini duyar gibiyim. Aynı şekilde her zamanki gibi bazı İslamcı geçinenler ile sahte Kemalistlerin de küfürlerine maruz kalacağımı söyleyebilirim.
Varsın küfürler ve saldırılar bana yapılsın. Benim açımdan hiç bir önemi yoktur. Önemli olan ülkemin bir an önce demokratik çözümlerle esenliğe kavuşmasıdır. Ülkemin esenliğe kavuşması için de “iki gözüm” Ahmet Kaya’ların çoğalmasını temenni ederim. 31.01.2010
Mustafa Elveren
E-Posta: mustafaelveren@gmail.com
WEB : www.gomanweb.com
31.01.2010 / Gomanweb E-POSTA İLE GELEN YORUM VE ELEŞTİRİLER Değerli Mustafa hoca, Bir kez daha sizleri takdirle okudum. Tekrarla ifade ediyorum, hepimiz adına yazıyorsunuz. Bu ülkenin on binlerce aydın insanının farkında olmak istemediği çok basit, ama bir o kadar önemli belirlemelere işaret etmişsiniz. Ben de kendi adıma yazıyorum, bunu sürekli dile getiriyorum, kollektif kimliği hiçe sayan bir zihniyet, ülkeyi kaosa sürükler, kendini de tutsak eder diye. Tek başına kollektif kimlik de değil, ama aynı zamanda bir çok türden alt kimliklerimizi de korumakla yükümlüyüz. Bu kimlikler olmadan kişinin kendini tanıması ve tanımlaması mümkün değildir. Kendini bilmeyen fertlerden oluşmuş bir toplum, kimliksizdir, kaostadır. Herkes Mustafa hocanın şu etkin cümleleri okusun isterim: "Bireysel ve kolektif haklar bir bütün olarak ele alınmalı ve birbirlerini tamamlayan parçalar olduğu gerçeği kabul edilmelidir. Birini diğerinden ayırmaya kalkışmak, şiddet kültürünü geliştirmeye hizmet eder." Bu cümleler, bu gün ülkemizin her halini tanımlamaya yeterlidir. Her şey açık ve net. Bu ülkeye kastedenler, Osmanlı aklı dediğimiz ilkel bir aklın devamını temsil etmektedirler. Bu aklı yenilgiye uğratacak bir mücadele verilmeksizin sorunlarımızın tutsağı olmaktan kurtulmamız çok güçtür. Bu yüzden ortak ülkemizin tüm farklılıklarına özgün ve özgür örgütlenme hakkını kullanmanın yollarını açmamız gereklidir. Buna güvenen bir demokrasiyi inşa etmemiz gereklidir. Farklılıklarını demokratik bir ortamda ikna etmemiş bir ülke barışçıl bir bütün oluşturamaz. Bu şansı kaybeden ülkeler suçu başka yerde aramasınlar. Bölücülüğü, milliyetçiliğin bir vebası haline getiren de budur. Altarnatifimiz ise gayet açıktır. Demokratik Cumhuriyettir. Hepimizi birleştiren ortak bir talep arıyorsak bunu birlikte, eşitler olarak kurmayı başarmalıyız. Bu talep, farklılıklarımızla birlikte, anayasal, yasal ve kurumsal güvencelerle inşa edilmelidir. Birkez daha ellerine sağlık Mustafa hoca, Bu ülke hepimiz adına yazan, mücadele eden aydınların ışığında, yeniden, eşitlerin demokratik cumhuriyeti olarak kurulacağına umutlarımıza güç katıyorsunuz. Baki selamlarımla Mihrac Ural 1 Şubat 2010 Sayin Mustafa Elveren bey merhaba
|