UĞUR KAYNAR: Militan, şair, elyazarı...
Sevgili
UĞUR, ASAF, ERDAL..
Sakallı
Daltonlar...
Sizler,
evet sizler Dalton kardeşlerdiniz(!). Neredeyse her akşam, Ankara Konur
sokakta Kardelen' de buluşur, birbirinize yarenlik eder, çevremizdekileri
gülmekten kırıp geçirirdiniz. Yaşam dolu, güzellikler zinciriydiniz.
Çerkes'i bize yadigar bıraktınız, dûmanlarla birlikte göğe uçtunuz.
Çerkes
artık Kardelen'e girerken "Bizden kimse var mı?" diye sormuyor.
Bahçedeki
21 nolu masa artık hep boş. Dostlarınız karanfillerle fesleğenlerle
donatıyorlar. Onlara "Uğur'un Erdal'ın dostları merhaba, hoş geldiniz"
demek istedim, masaya yaklaşamadım;
hıçkırıklara boğuldum.
Sivas'a
gitmemiştiniz henüz, öğlen saatleri mimar dostlarınızdan biri
merdivenlerden bahçeye çıktı, sizi görünce "Lan oğlum on beş gün önce
geldim yine buradaydınız, sizin hiç eviniz yok mu?" deyince, imdadınıza
yetişip, " o masanın tapusunu onlara verdim" dediğimde gülüşmüştük.
Aynı
arkadaş sizleri uğurladıktan sonraki günlerde yine Kardelen bahçeye geldi
ve ben masamdan kalkamadım, “Hoca, onlar artık yok, gittiler” dedim.
Masanıza baktık fesleğenler hüzünlüydü, zira sizler ellerinizle onları
okşamıyordunuz.
Konur
sokağın yerinde durmayan, kıpır kıpır, heyecanlı, dost canlısı çok özel
çok güzel İnsanı Asaf; "Yok devenin kuşu" adlı serginin başarılı olması
için geceni gündüzüne kattın Bu sergide satış yapamaz, başarılı olamaz
isem intihar ederim" diyordun özel dostlarına. Çünkü sen bu ülkenin
sanatçısıydın ve bu ülkenin sanatçılarının yaşam standardı da belliydi,
kiranı, telefon faturanı ödeyemiyor, öğünlerini birleştiriyordun. Ama
onurundan ödün vermeden yaşıyordun.
Sevgili
Asaf timsah göz yaşı dökenler var şimdilerde. Sizler hayatta iken
emeğinizin kadrini kıymetini bilmeyen, hakedişlerinizi ödemeyen
yayınevleri "kıymetleri hayatta iken bilinmeli" diyerek, felsefe
yapıyorlar.