Metin Can ve Hasan Kaya Anısına...
Elazığ İHD Şube Başkanı Av. Metin Can ve can dostu Dr. Hasan Kaya, bilinen
güçler tarafından 21 Şubat 1993 yılında kaçırıldıktan 5 gün sonra Dersim’in
merkez sınırları içerisinde bulunan Dinar Köprüsü altında işkenceyle
katledildiler. Bu insanlık dışı katliamı unutmak mümkün değil.
27
Şubat 1993 yılında Elazığ’da yapılan cenaze töreninde Dersim ve Palu halkının
çığlıkları hala kulaklarımda çınlıyor. O tarihte Eğit-Sen (şimdiki Eğitim-Sen)
Elazığ şube yönetim kurulundaydım. Sevgili Av. Metin Can ve can dostu Dr.
Hasan Kaya ile daha yeni tanışmıştım. O pırıl pırıl genç ve onurlu insanların
yüzleri hep gözlerimin önündedir. Bu onurlu canlarımızı unutmak mümkün mü?
Her
yıl olduğu gibi bu yıl da katledilişlerinin 18.yılında İHD Elazığ Şubesi
tarafından 27 Şubatta mezarı başında bir anma töreni yapılacağını Dernek
Başkanı Sayın Nafiz Koç’tan öğrenmiş bulunmaktayım.
Devlet destekli bilinen güçler, Sevgili Metin ve Hasan gibi binlerce onurlu
insanlarımızı işkence tezgâhlarında katlettiler. Binlercesinin cenazeleri bile
şu ana kadar kayıptır. İşte bu katliamlar ve kayıplar sonucunda; binlerce
şehit ve kayıp analarıyla onların yakınları ve sevenleri biraraya gelerek
seslerini Dünya'ya duyurmak için Cumartesi Anneleri ismiyle örgütlendiler.
Uzun yıllardır onurluca direniyorlar ve sonuç alınıncaya kadar direnmeye devam
edeceklerdir. İstanbul’un çok uzağında olduğum için ne yazık ki bu onurlu
anaların eylemine katılamıyorum. Ancak, yüreğim hep onlarla birlikte.
Elazığ Eğitim-Sen Şube Yönetim Kurulu’nda birlikte çalıştığım meslektaşım
rahmetli Mehmet Artan’ın (Mehmet Hoca) bir tarafı Paluluydu. Sanırım bir
tarafı da Bingöllüydü. O aynı zamanda kendini bir Dersimli olarak da
görüyordu. Devletin ağır baskısı sonucunda öğretmenlik görevinden istifa etmiş
ve Elazığ-Diyarbakır karayolu üzerinde bulunan bir tavuk çiftliğinde çalışmak
zorunda kalmıştı. Merhum Mehmet Artan Hoca’yı tanıdığım sürece İHD, Eğit-Sen,
Eğitimsen, HADEP gibi demokratik kitle örgütleri içerisinde hep ön saflarda
yer aldı. Bölge insanımızın düzenledikleri düğün, mevlit, sünnet ve benzeri
etkinliklere de sürekli katılırdı. Bu arkadaşımıza da “Suçu ve suçluyu övmek”,
“Terör örgütünü övmek” gibi çağ dışı gerekçelerle cezalar verildi. Sevgili
Mehmet Hoca geçen yıl tutsak olduğu Elazığ’daki zindanda kitap okuduğu bir
sırada kalp krizinden hayatını kaybetti.
Bingöl İHD kurucusu ve eski başkanı rahmetli Rıdvan Kızgın’ı hiç görmedim.
Ancak, O da Mehmet Artan Hoca gibi aynı gerekçelerle cezaevine konuldu ve
zindan koşullarına dayanmaya çalıştı. Ne acıdır ki tahliyesinden çok kısa bir
süre sonra daha ilk makalesini yazmaya çalışırken o da hayatını kaybetti.
Türkiye hukuk(suzluk) sistemi, yakınlarını kaybedenleri korumadığı gibi
maalesef failleri savundu. Bu hukuk(suzluk) sistemi “suçu ve suçluyu övmek”,
“Terör örgütünü övmek” iddialarıyla Demokles’in kılıcı gibi hala boynumuzun
üstünden bir türlü kaldırılmıyor, daha doğrusu kaldırılmak istenmiyor.
Mazlum Doğan’ı, Pirim Seyit Rıza’yı, İbrahim Kaypakkaya’yı, hatta Ahmet
Kaya’yı övmek Türkiye hukuk(suzluk)u tarafından hala suç sayılmaktadır.
Devlet destekli bilinen güçlerce katledilen Sevgili Avukat Metin Can’ı ve can
dostu Sevgili Doktor Hasan Kaya’yı övdüğüm için Tunceli Cumhuriyet Savcılığı
hakkımda “suçu ve suçluyu övme” gibi çağ dışı bir iddiayla 7. dava için yeni
bir iddianame daha hazırlayabilir. Daha önce de sanatçılarımız Pınar Sağ’a,
Ferhat Tunç’a ve Mehmet Özcan’a aynı savcılık tarafından davalar açılmış ve bu
davalar maalesef cezalarla sonuçlanmıştır.
Devletin tüm bu hukuksuzluğuna rağmen demokrasi ve özgürlük mücadelemizde bir
milim bile geri adım atılmamıştır. Tam tersine daha da bilenmişizdir.
İsimlerini bu makaleye sığdıramayacağım kadar onlarca İHD savunucusu ya devlet
destekli kontralarca katledilmiş, ya da devletin verdiği cezalardan dolayı
zindanlarda hayatını kaybetmişlerdir. Onları unutmadık, unutmayacağız,
unutturmayacağız.
“Cumartesi Anneleri”nin yıllardır sürdürdüğü direnişin sonucunda TBMM’de
kurulacak olan “Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu” Sevgili Metin’in
ve Hasan’ın cinayetini de aydınlatabilecek mi? Pek umutlu değilim. Yine de bu
tür araştırma komisyonlarının kurulmasından yanayım.
Her
yıl 21 Şubat günü anma etkinliğinin yapılması önemli ve anlamlı, ancak yeterli
değildir. Yurt içinde ve dışında Dersim ismiyle kurulmuş olan onlarca dernek,
vakıf ve benzeri kurumların da bu konuda girişimlerde bulunmaları gerekir.
Hatta Paluların mevcut kurulu dernek ve benzeri kurumlarının da bu konuda
duyarlılık göstermeleri gerekir. Ancak, ben bu güne kadar böyle bir etkinliğe
rastlamadım.
Demokrasi ve özgürlük için can veren başta Sevgili Av. Metin Can ve can dostu
Sevgili Dr. Hasan Kaya olmak üzere, bu uğurda hayatını kaybedenleri bir kez
daha saygıyla anıyor, hatıraları önünde eğiliyorum.
Ayrıca, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde Av. Metin Can ve can dostu Dr.
Hasan Kaya’dan sonra mücadele bayrağını bu güne kadar dalgalandıran başta
Elazığ İHD şube yöneticileri olmak üzere tüm İHD yöneticileri ile üyelerini
kutlar, başarılarının devamını dilerim.
mustafaelveren@gmail.com
|