SEVMEYİ BİLMEK
Güney Güncel
Insanlarin çogu kaybetmekten korktugu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layik görmedigi için
Düsünmekten korkuyor, sorumluluk getirecegi için.
Konusmaktan korkuyor, elestirilmekten korktugu için.
Duygularini ifade etmekten korkuyor, rededilmekten korktugu için.
Yaslanmaktan korkuyor, gençliginin kiymetini bilmedigi için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya bir sey vermedigi için.
Ve ölmekten korkuyor, aslinda yasamayi bilmedigi için.’’
W.Shakespeare
Bir ninniyi kiskandiracak kadar güzel sesiyle çakil taslari arasindan sizip
gelen su, çimenler, dag çiçekleri, ceylanlar, kuslar, denizler, yeni dogmus süt
kokan bebekler, güller, toprak, rüzgarda nazli nazli devinen yapraklar, agaçlar,
kisacasi her sey. Ne yana baksam her sey bana insanlari anlatir. Insanlarin
inceligini, duyarliligini, insancilligini, sevecenligini ululugunu,
yaraticiligini, sanatçiligini.
Dünyada bunca yikim, kiyim,zulüm,ihanet ve kötülükler olmasina ragmen, yine de
insanlar hakkinda kötü düsünemiyorum. Insanlari öylesine güzel, öylesine derin,
anlamli, zarif incelikli düsünüyorumki, onlari günes gibi sicak, toprak kadar
vefali, su kadar temiz, çimenler gibi zarif, ceylanlar kadar güzel, kuslar gibi
özgür ve verimli bir toprak kadar agir ve olgun düslüyorum.
Ya güller, gülleri anlatacak kelime bulamiyorum, o üstün gururlu, minnet nedir
bilmeyen, kendinden güzelliginden emin, güller bana daima genç kizlari
hatirlatir. Ince, hassas, kizararak bakan, soluveren, hemencecik küsen, kirilan,
tatli bir söze gülümseyise hemen açiveren yüregini. Güllerki her yapragi binbir
mana binbir renk, ahenk ve ifade dolu.
Savaslar, silahlar, ölümler, iftiralar, intikamlar, açlik, sefalet,ilkel
irkçilik,dini bagnazliklar, kan, kin, nefret, bütün bunlar beni hayal
kirikligina ugratsa da; her seye ragmen insanlari güzel düslemekten kendimi
alamiyorum. Çünkü insanlari yeryüzünün en degerli varligi olarak görüyorum.
Vicdan, adalet, merhamet ve sevginin, insani insan eden ögelerin en basinda
geldigini unutmayarak yasiyorum. Insani insan eden bir diger öge ise bilinç ve
düsüncedir, duyguysa olaylar karsisinda ve yasamda insanin yasadigi aci ve
sevinçtir. Iyilik, dostluk, güzellik, adaletli ve vicdanli olmak salt insana
özgü bir olgudur. Çünkü insan sosyal bir varliktir. Aydinlik ve karanlik nasil
biribirinin ziddiysa, iyilik ve kötülük, güzellik ve çirkinlik de biribirinin
ziddidir. Ama evrende her sey iç içedir ve beraber yasar. Karanlik, kötülük,
çirkinlik nasilki körlügü, cehaleti, zulmü, haksizligi, adeletsizligi,
vicdansizligi, sevgisizligi, hosgörüsüzlügü temsil ediyorsa. Aydinlik,iyilik,
güzellik de, bilgiyi,dogruyu, dostlugu, merhameti, dürüstlügü, adaleti ve
vicdani temsil eder. Unutmayalimki, tabiati günes aydinlatir, insani da bilgi.
Bilgi eger iyinin ve vicdanin hizmetinde ise hakça paylasim ve adalet olur.
Yoksa, haksizlik, vicdansizlik, zulüm ortaya çikar.
Yirmibirinci yüzyilda hala insanin inancina, diline, kültürüne,bilincine,
düsüncelerine, görüsüne ket vurarak, baski uygulayarak hakaret ederek bir yere
varmaya çalisan sirtlanlari anlamaktan güçlük çekiyorum. Tertemiz bir suyu
bulandirmak ne kadar kolaysa, bir insani dininden, inancindan, görüsünden,
renginden, dilinden,tipinden dolayi, hor görmek,küçük düsürmek, asagilamak,
iftira atmak da belki o kadar kolaydir.
Önemli olan yasamayi bilmek ve yasarken de paylasmayi, dünyada her insanin yasam
hakkina saygi duymayi, insanlari anlamayi ve en önemlisi de hosgörüyle bakmayi
savunmak ve sevmesini bilmek. Her sey son derece hassas ve basit. Zor görünse
de. Insanlari diger canlilardan ayiran özellikler de bunlar olsa gerek…
Ama sirtlanlar gün aydinligini sevmez. Güzellikler onlarin meselesi degildir.
Onlarin gülistani çirkinliklerdir. Nefrettir, kindir, düsmanliklardir. Onlarin
hiç kimseye merhameti sevgisi saygisi olmaz, hatta kendilerine bile. Yürekleri,
beyinleri, kan kin nefretle doludur. Erdemleri namuslari bacaklari arasindadir,namuslari
kadar beyinleri ve yürekleride kirlidirler.
Bence bu dünyada ihtiyacini duydugumuz ve muhtaç oldugumuz en önemli sey sevgi,
dostluk ve hosgörüdür. Küçücük bir tebesüm ve tatli dil, karsimizdakine
verebilecegimiz en güzel hediyedir, unutmayalim. Insanlar sevmeli, sartlar ne
olursa olsun insanlar sevmesini bilmeli. Hayata hosgörü ile bakilinca olaylara
pek çok sey yumusuyor. Bunu hepimizde biliyoruz mutlaka, ama yinede söylemeliyiz
biribirimize, hatirlatmaliyiz. Çünkü yasamin tadi ayrintilarda gizlidir, yasamak
sevmektir, hissetmektir, anlamaktir.
Sevgi, insanlara bagisladigimiz bir duygu, bir armagan. Bu yüzden bazen tek
tarafli da olabiliyor ve bu yüzden bunu hiç tanimadigimiz insanlara da
bahsedebiliyoruz.
Severek yasamak güzeldir, severek yasamanin güzelligini ve önemini farkedenler
de güzeldir… Dünyada bir sey olabilmenin ötesinde çok daha önemli bir sey var
aslinda; insan olabilmek. Insan olabilmenin kosulu ise tek; yüreginde sevgi
tasiyabilmek. Yoksa kim oldugumuz, nereden geldigimiz, hangi ülkenin
pasaportunda adimizin yazili oldugunun ne önemi var. Bu dünyada sadece insan
degil miyiz. Herman Hesse diyor ki,‘’Ben vatanseverim ama, önce insanim. Her
ikisinin bir arada yürümedigi yerde daima insana hak veririm’’ Baskalarinin hep
ayrilan yanlarini degil, birazda ortak yanlari ortaya çikarilmaya çalisilmali,
sonradan yaratilan ve dayatilan din, dil, mezhep, irk, tarikat, kültür,
bölgecilik seyhlik asiretcilik gibi kavramlar yüzünden ve o kavramlarin
kutsanmasindan çikan savaslara, katliamlara, haksizliklara karsi durulmasi
gerekmiyor mu? Insanligin ortak degerleri olan hosgörü, sevgi, saygi, baris,
özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel degerlere inanmakta kimin ne zarari
olabilir, insani duygulardan yoksun ve insanliktan nasibini alamamis
sirtlanlardan baska.
Yilginliklarin yorgunluklarin damarlarimizda dolasiyor olmasi bizi biktirmamali
ve de ilgilendirmemeli. Bize yüregimiz gerekli, sevgiyi görmek ve duvarini örmek
için. Korkmadan, yilmadan bozgunlardan ve sevgiyi kirleten yozluklardan.
Düsüncelerimiz, yargilarimiz, önyargilarimiz; ne kadar barajlar, dalkiranlar
insa etsede o yakici yildirimlarin beynimize ulasmamasi için, ne kadar tarihsel,
kültürel ideolojik gündelik paratonerimiz olsa da, bir yerden sonra, en azindan
söyle kendi yüregimizle basbasa kaldigimizda , eminim anlariz. Eminim anlariz,
bir kez olsun, biz de yürekten o sorulari sorarsak kendimize, sormak durumunda
kaldigimizi tahayyül edersek hiç olmazsa.
Yasama dair.
‘’Yasamaya zaman ayirin, zira zaman bunun için yaratilmistir…
Düsünmeye zaman ayirin, basarinin bedeli budur…
Sevmeye zaman ayirin, güçlü olmanin kaynagi budur…
Etrafiniza bakmaya zaman ayirin,günler bencilliginize yetmeyecek kadar kisadir…
Terbiyeli olmaya zaman ayirin, insan olabilmenin sembolü budur’’…
Goethe
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
|