Kutbettin
Özer’e Cevap
Mustafa
Elveren – Em. Öğrt
Sayın Özer,
Komanweb’de yayınlamak
üzere bana göndermiş olduğunuz “APO`nun T.C devletine olan
akıl hocalığı, Bölüm – 1” başlıklı yazınızı,
inceledikten sonra aşağıdaki mesajla yazıyı yayınlamayacağımı size bildirmiştim.
Bu mesaji aynen aşağıya alıyorum.
“Sayın Özer, Apo -
1 başlıklı yazınızı çok dikkatlice inceledim. "Apo-2" ve devamı da olcağı
anlaşılmaktadır. Demokratik anlayışım gereğince, görüşlerinizin açıklanmasından
yanayım. Söz konusu yazıdaki görüşlerinizin büyük çoğunluğuna katılmıyorum. İşin
eleştirisel yanlarına katılmak mümkün olabilir. Ancak, işin suçlayıcı yönleri de
görülmektedir. Bu itibarla, Sayın A. Öcalan'ın kendisini savunabilmesi için,
yazının bir örneğini doğrudan posta yolu ile İmralı Hapishanesine de
göndermeniz, kendisinin demokratik bir hakkıdır.
Yazınızda Sayın A.Öcalanla ilgili bazı suçlayıcı ifadelerin bulunmasından
dolayı, tek taraflı bir görüşü yayınlamak, Siz de takdir edersiniz ki,
demokrasiyle bağdaşmaz.. Bu sebeple, yazı yayına konulmamıştır. Aynı
eleştiriler ve suçlamalar bana yapılmış olsaydı, inanınız ki, hiç bir
noktasına ve virgülüne dokunmadan yayınlayacaktım. İsterseniz , bu mesajdan
sonra bana aynı mahiyette (Hakaret ve küfür olmaması kaydıyla) suçlayıcı ya da
eleştirisel bir yazı gönderebilirsiniz. Derhal yayınlanacaktır ve aynı içerikle
sadece cevap yazar ve yine kendi cevabımı veya savunmamı da birlikte
yayınlardım. Böylesi yazıların yayınlanması ve eleştirinin yapılması, demokrasi
kültürümüzü zenginleştirir. Umarım beni anlamışsınızdır. Selam, sevgi ve
saygılarımı sunar, dostça kalmanızı dilerim. Mustafa Hoca”
Bu mesajdan hemen sonra
beni eleştiren yazınızı gönderdiniz. Bu yazınıza hiç dokunmadan aynen
yayınladım. Fakat, “düzeltme” adı altında Apo-1 başlıklı yazınızı
kelime oyunu yaparak , sayfaları dolduran PKK ve Apo’yu modası geçmiş o bildik
suçlama ve karalamalarınızı yaparak (tam sekiz sayfalık) ikinci bir yazı
gönderdiniz. Yetmedi, bu defa aynı yazıyı sadece mesajin başlığını değiştirmek
suretiyle tekrar gönderdiniz. Her defasında sekiz sayfalık yazınızı tekrar
tekrar okumak zorunda kaldım. Zaten kürt olduğunu söyleyen birkaç site
yayınladı. Yazıyı beni bilgilendirmek amacıyla gönderdiğinizi belirtmişsiniz.
Beni veya başkalarını bilgilendirmeden önce, yazınızı Sayın A. Öcalan’a
doğrudan İmrali Hapishanesine gönderseydiniz bana göre daha doğru ve
demokratik olacaktı. Şimdi, öncelikle benimle ilgili yapmış olduğunuz
eleştirilerinize cevap vermek istiyorum.
Bakın benimle ilgili
yazdığınız şu cümlelere kargalar bile güler. “Siz emekli bir öğretmensiniz.
Ben ise Türk devleti tarafından atılan ve kovulan eğitimci bir öğretmenim.
Emekli olduğunuz tarihe kadar Türklerin al Bayrağını salladınız, İstiklal
marşını birlikte okudunuz, Okula girmeden Türküm doğruyum çalışkanım yemini
minicik talabeleriniz okudunuz. Üstelik Sömürgeci devlet tarafından emekli
oldunuz. Emek verdiğiniz öğretmenlik hizmetinden emekli maaşla geçiminizi
sağlıyorsunuz.., Türkiye'de binlerce Kürdlerimiz sizin ve benim konumda olanlar
var. Bir ekmek parçası için Egemen ve sömürgeci devlete kendimizi teslim
etmişiz.“ Bu tespitiniz gerçekçi değildir.. Çünkü, “Türk devleti
tarafından atılan ve kovulan’a kadar Siz de aynı işi yaptığınızı
söylüyorsunuz. Günaydın! Şimdiye kadar neredeydiniz? Daha yeni mi aklınız
başınıza geldi? O tarihlerde yaptığınız işin karşılığında maaşınızı da
alıyordunuz. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” deyimi sanki Size
göre söylenmiştir.
Sizler gibi ben de bir
çok arkadaşımla birlikte, ölümle burun buruna bu ülkede yaşamak zorunda kaldım.
Yine, “Yeşil” ve benzeri devlet destekli kontralar bölgede cirit atarlarken bile
hiçbir zaman yurt dışına çıkmak gibi bir kolaylığı da seçmedim. Bu yolu
seçenleri de kınamadım, aksine kendilerine saygı gösterdim. Çünkü ölüm korkusu
farklı bir şeydir. Ve insan hakları savunucusu arkadaşlarım Avukat Metin Can
ve Doktor Hasan Kaya Elazığ’da “Yeşil” ve benzeri kontralar tarafından
katledildikleri halde, demokrasi ve özgürlük mücadelemizden vaz geçmedik. Tam
tersine daha da bilendik. Bana ve arkadaşlarıma karşı devletçe yapılan baskı ve
sürgünleri ancak birkaç kitab’a sığdırabilirim. Peki, Sizin deyiminizle
marşını söyleyen, bayrağını dalgalandıran öğretmenine Devlet neden bu kadar
baskı ve zulmü yapsın? Devlet bu zülmü ve baskıyı bize dayatmaya çalıştığı
dönemlerde, sizler de çok iyi biliyorsunuz ki, Türkiye PKK’ye karşı Güneyli
güçleri destekliyordu. Öyle değil miydi? Bu bir satraç veya dama oyunudur. Hala
da aynı oyun devam etmektedir. Sizin o yazdıklarınızı yemeyecek kadar kürt
halkının önemli bir kesimi bilinçlenmiştir. Yıllardır aynı şeyi yapıyorsunuz.
PKK ve Apo’ya saldırmak sizlerin genlerinizde zaten vardır. Ondan sonra da
bindiğiniz dalı kesmeye çalışıyorsunuz. Bu da tipik bir kürt tipolojisidir.
Bakınız, ben PKK’li değilim. Bunu ispatlamaya mecbur da değilim. Devletin
istihbarat arşivlerinde hakkımda “bölücü ve yıkıcı örgütlerle ilişkili…” gibi
yalan, yanlış ve iftiraların yazıldığını biliyorum. Nereden biliyorum? Çünkü
hakkımızda onlarca soruşturma, inceleme ve davalar açıldı, o davalardaki Milli
Eğitim ve OHAL Valiliğinin yaptığı savunma ve ek dilekçelerinden biliyorum. Ben
KÜRT-KIZILBAŞ-KOMİNİST kimliğimi demokrasi ve özgürlük mücadelesiyle
kazanmaya çalışıyorum. Kalemimden başka hiçbir silahı tanımam ve kubul de etmem.
Hepsi bu.
Eleştiri diye sunduğunuz
“Apo-1” başlıklı yazınız, eleştiri sınırını çok.. çoook aşmış, konuyu bilerek bu
aşamaya getirmek, size de, kürtlere de hiçbir yararı yoktur. Tam tersi zararı
vardır. Hem Kürtlerin birlikteliğini savunacaksın, hem de önemli bir kürt
örgütüne ve liderine aşağılayıcı yazılar yazacaksınız. Sizlerin amacı Kürtlerin
birlikteliğini savunmak değil, tam tersine kavgalarını körüklemektir. Aynı
şeyler bir zamanlarda Sayın Barzani veya Talabani hakkında da söyleniyordu.
Hatta bir ara Dünya basınına kadar yansıdı. Onu da geçelim, şu anda güneydeki
kürt bölgesinde hangi şirketler ve iş adamları nemalanıyor. Sizlere de
sormazlar mı, kapitalistler nemalansınlar diye mi Kürtler kanını döktüler? Buna
rağmen ben diyorum ki, böyle de olsa, bu Kürtlerin önemli bir kazanımıdır.
Onları rencide etmeden, kavgayı önleyecek yazılar yazmak daha doğru olmaz mı?
Başka türlü birlikteliği ve barış nasıl sağlayabilirsiniz?
Bakın, bu konuda Kürdistan-Post
sitesi çok güzel bir çizgi yakalamış. Kürtlerin birlikteliği bu açıdan çok
önemlidir. Bu site PKK ve liderini sizden daha çok eleştiriyor. Ancak, çok
önemli bir farkla yapıyor. Çok ince bir diplomasi siyasetiyle gerçekleştiriyor.
Halbuki, siz bu diplomatik çalışmayı daha iyi bilmeniz gerekiyor. Bu konuda
ciltlerce yazılacak şeyler vardır. Ancak, öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, TMY
denilen kilicı boynumuza geçirmişler. O nedenle yazamıyoruz. Sizler gibi
düşünce ve ifade özgürlüğü olan Avrupada yaşamıyoruz. Sonuçta Türkiye’de
yaşıyoruz ve yaşamak zorundayız.
Türkiye ne kadar “egemen
ve sömürgeci Devlet” ise, ABD’nin daha çok “egemen ve sömürgeci Devlet”
olduğunu benden iyi biliyorsunuz. Bir sömürgecinin kucağından kalkıp diğer bir
sömürgecinin kucağına oturmakla kim kurtulmuştur ki? Zaten şu anda kucağında
oturmak zorunda kaldığımız Devletin en azından huyunu ve suyunu biliyoruz..
Peki ABD’nin kucağına oturunca ne yapacağız? ABD Ortadoğu’da kendi stratejisini
uygulamak için, zaman zaman Kürtleri destekler gibi görünür, bazen de Kürtleri
birbirine kırdırtmıştır. ABD Kürtlerin kanı üzerinde siyaset yapmaktadır. Bu
kadar kan ve gözyaşından sonra, gerek güneyde olsun, gerek kuzeyde olsun,
Kürtler kendi özgürlüğü için küçük bir ışık yakalamışlarsa, tabiki bu ışığı
kendi çıkarlarına göre değerlendirmeleri, en doğal haklarıdır. Hem tekçi resmi
ideoloji zihniyetine ve hem de emperyalist ABD’ye karşı mücadele eden uluslar
arası bir çok kürt dostu kurum, kuruluş ve aydınlar da vardır. Bunlarla
işbirliği yapmak daha doğru olmaz mıydı?
Hala “din taciri” AKP’nin
kürt politikasına güveniyorsanız, çok yanılıyorsunuz. “Kelin merhemi olsa
kendi başına sürer” derler ya, AKP’nin de o hesap. Çünkü, adamlar her şeyi
islamla çözüleceğine inanıyorlar ya da öyle işlerine geliyor. İslam bu güne
kadar neyi çözmüşse? AKP Devletin resmi ideolojisi ile uzlaşmıştır. Eğer güneyli
Kürtleri desteklemek istiyorlarsa, bu onların demokrat ve gerçek İslamcı
olduğunu göstermez. Mutlaka altında bir hinlik vardır. Geçmişte PKK’ye karşı
nasıl kolladıysa, bu gün de aynı şeyi yapmak isteyebilir. Yani santraç veya dama
taşı oyununa benziyor. Kim ustaca ve iyi oynarsa o kazanacaktır.
“Ru Sipi” diye tanımlanan
bazı kürt siyasetçileri ve partileri, hem bölgede ve hem de metropollerde
isimlerinin dışında hiç birinin büyüklüğü ve etkinliği yoktur. Bu beyler
yıllardır kürt özgürlük mücadelesini veriyorlar. Neden bu güne kadar Apo kadar
Kürtler üzerinde etkili olamadılar? “Yiğidi öldür, hakkını yeme” deyimi
boşuna söylenmemiştir.
Buradan hareketle size bir
anımı da aktarmak istiyorum. Bir kaç arkadaşım Elazığ’da o zamanki adıyla
sanırım DBP veya BDP’nin il teşkilatını kurmaya çalışıyorlardı. Fakat bir türlü
9 kişi bir araya getiremiyorlardı. O zamanki HADEP İl Başkanı olan arkadaşım
Sayın Hilmi Elçi Hoca’ya bir öneride bulunmuştum. “Hocam, şu DBP’nin kuruluşu
için bu arkadaşlara birkaç kişi verelim, partiyi kursunlar, bu cennahta çok
parti olması daha faydalıdır” demiştim. O günkü Hilmi Hoca’nın gösterdiği
tepkiyi hiç unutmam. “Dokuz kişiyi bir araya getiremiyorlarsa, ne cehenneme
parti kuruyorlar. Sen bunları bilmezsin, ben çok iyi tanırım, bunlar partiyi
kurunca ilk önce bizimle uğraşırlar. Senin iyi niyetli olduğunu biliyorum, fakat
çok saçma bir öneri yapıyorsun” demişti. O günkü şartlarda Apo’ya
saygılarından değil, korkularından dolayı karşı çık(a)madiklarını şimdi
anlayabiliyorum. Gerçekten de Hilmi Hocan’ın dediği doğru çıktı.
Sizler de dahil almak
üzere, Tüm bu suçlama ve karalamalara rağmen, kürt ileri gelenleri, aydınları,
siyasetçilerinin mutlaka bir araya gelerek, ortak paydalarda anlaşarak, yeni
bir siyasetin üretilmesi şarttır. Bunu gerçekleştirmek için de, artık Apo’yu
suçlama ve karalama siyasetinden bir an da olsa vaz geçilmelidir. Bu
yapılmadıkça, Kürtler arasında birlikteliği sağlamak mümkün değildir.
Selam, sevgi ve
saygılarımla.
24.08.2006
Mustafa
Elveren
Mustafa Elveren'in Tüm Yazılarını okumak için
tıklayınnız >> |