Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu

 

 

Sivas Şehitleri

 

 

1 Ocak 2007 Tarihinden İtibaren HİT

SAYIN  MEHMET METİNER VE DTP

Mustafa Elveren – Em. Öğrt

Sayın Mehmet Metiner, bir zamanlar Sizin de Benim de içinde olduğumuz HADEP – DEHAP veya bu günkü DTP  (Ben hala bu partideyim)  hakkındaki kimi tespit ve eleştirilerinizi iyi niyet çerçevesinde yaptığınıza kuşku duymuyorum. Ancak, Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, Türkiye’de bu partide siyaset yapmak adeta ateşten gömlek giymektir. O nedenle, eleştirilerinizi yaparken bu hususu dikkate almanızı önemle öneririm.

 “Biliyorum, DTP’nin inandırıcılık katsayısı Türk toplumu nezdinde hayli düşük.”  şeklindeki  tespitiniz doğrudur. Fakat, bu “inandırıcılık katsayısı”  düşük olmasının sebepleri vardır. Birincisi, çok önemli konumlarda bulunan Kürt ve Türk aydınları (korku ve kişisel çıkar özelliği gereği) bu partide veya benzer bir partinin kurulmasında yer almamalarıdır. Benim ve sizin gibi var olan bir avuç demokrat solcu veya demokrat İslamcı kürt aydınları ile yine mevcut bir avuç sosyalist  Türk aydınlarının yer alması yeterli olmamaktadır. İkinci önemli bir tespitiniz ise, ”DTP’nin PKK ile aynı dili konuşması” dır. Burada da bir gerçeklik payı vardır. Ancak, şu hususu da unutmamalıyız ki, PKK  ile DTP’nin parti tabanı aynıdır. Dolayısıyla, Türkiye’de  demokrasi de olmayınca (Çünkü, bu gün en önemli sorunlarımızdan birisi de demokrasi sorunudur) bazı konularda PKK’nin ve DTP’nin söylemlerinin çakışması doğal değil midir? PKK’nin de bazı söylemleri doğruysa,  DTP bu söylemlerden vaz mı geçecektir?  Kaldı ki, PKK uzaydan gelmedi, sevabıyla - günahıyla bu ülkenin bir gerçeğidir. (Bundan sonraki derin analizleri yapmak, Sayın Mahir Kaynak’ın uzmanlık alanına girer). Üçüncü bir tespitiniz de şudur,  “DTP’nin siyaseten bağımsız bir inisiyatif geliştiremeyeceğ ini düşündürüyor”  bu çok iddaalı ve üzerinde herkesin biraz kafa yorması gereken  tespitinizi önemsiyorum. Bu partinin içinde olanlar biliyorlar ki, parti yönetiminde  çok değişik çizgideki  (Kürt  siyasi kümeler ağırlıkta olmakla birlikte) başta kürtler olmak üzere, bir çok sol  ve sosyalist çizgideki siyasi çevrelerden oluşmaktadır. Bunların içinde PKK taraftarlarının önemli bir yer oluşturduğu da bir gerçektir. Durum böyle olunca da, alınan bazı kararlar PKK ile paralellik gösterebilir. Bu da kadro sorunundan kaynaklanmaktadır. Cumhuriyet tarihinde en çok kadro tüketen tek parti  olmuştur. Bu da resmi ideolojinin bağnaz uygulamalarından kaynaklanmaktadır.

SayınYaşar Kaya’nın 14 Eylül 2006 günü Kurdistan-Post sitesinde yayınlanan yazısındaki bazı tespitleri bana ilginç ve gerçekçi geldi. Yaptığım alıntıları birlikte inceleyelim “Kürt sorunu, Ortaasya´dan başlayarak Kafkasya ve Ortadoğu´dan Kuzey Afrika´ya kadar uzanan petrol ve enerji koridorunun tam ortasında yer alıyor, görmemezlikten gelinemez ve çözümsüz bırakılamaz ….ABD´nin PKK´yi özlemle kucaklayıp herhangi bir koltuğa oturtması düşünülemez. Dikkat edilirse Türkiye´nin tayin ettiği generalde Nato´da yıllarca çeşitli kademelerde hizmet etmiş bir askerdir. Türkiye´nin ABD´den koordinatör atamasını istemesi doğru dahi olsa bu ameliyatın çok acısız ve tatlı bir rehabilitiyasyonla sona ereceğini düşünmemekteyim. ”  Yani önümüzdeki süreçte, savaş tüm kirliliğiyle ve hızıyla devam edecek, kan ve göz yaşı  dinmeyecektir. Ben böyle anladım. Gerçek fakat acı bir tespittir.  Dilerim ki, böyle gelişmez.

Sayın  Metiner,  Siz İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Sayın Başbakan’la yakın mesafede birlikte  çalıştınız. Fakat bu durum  Başbakan’ı eleştirmenize engel olmamalıdır. Ancak, PKK liderinin Ak Parti kadroları ve Başbakan için yaptığı eleştirilerden çok rahatsız olduğunuzu anlamaktayım. “PKK lideri Öcalan, İmralı’da her Allah’ın günü Başbakan Erdoğan’a ve AK Parti Hükümeti’ne verip veriştiriyor.”  Eleştirinizi tek taraflı ve haksız buluyorum.  Öcalan’ın görüşme notlarını ben de çok dikkatlice takip ediyorum. Gerek “Demokratik Cumhuriyet Projesi” olsun , gerek Ak Parti ve Başbakan için söyledikleri olsun ve gerek ise, legal kürt siyasetçileri ve aydınları için söylediği sözlerinde hiç mi gerçek payı yok? Bazı kürt örgüt ve siyasetçileri  “A. Öcalan hep hükümeti ve AKP’yi eleştiriyor, Orduya ve Kemalizme hiç dokunmuyor. İşbirliği içinde.” Gibi saçma bir iddaya siz de inanıyor musunuz?  Sanki Hükümeti temsil eden Başbakan ve Ak Parti Devletin bir kurumu değilmiş gibi düşünmek doğru değildir. Kağıt üzerende de olsa,  Anayasa’da Yasama-Yürütme-Yargılama  gibi Devletin üç temel kurumunun varlığı yok mu? Cumhuriyet tarihinde en çok milletvekili sayısına sahip olan ve Devlet’in Yürütme ile Yasama gibi iki temel ayağını oluşturan Hükümeti kuran Ak Parti’yi eleştirmeyecekse, kimi eleştirecektir? Öyle ise, A. Öcalan’ın söylediği “Tüccar zihniyetli din bezirganları” söyleminden bence  rahatsızlık duymamalısınız.

Ben öyle inanıyorum ki, zaman gelecek Siz de, ben de ve hatta Türkiye bile Sayın Abdullah Öcalan’ı mumla arayacaktır. Çünkü uluslar arası bir çok oyunu boşa çıkarmış ve Türkiye’yi büyük felaketlerden kurtardığını düşünüyorum. Bölünmenin en temel ayağı olan Kürt-Türk boğazlaşmasının önüne geçmiştir. Yine de her şeye rağmen barış söylemleri ön plana çıkabiliyorsa, bu A. Öcalan’ın sayesinde olmaktadır. Bilindiği gibi, PKK kürt sorununun sebebi değil, tam tersi sonuçlarından bir tanesidir. Bir cümlelik Anayasal güvence ile hal olacak bir sorunu, götürüp ABD’ye teslim etmek, Türkiye’ye iyilik yapmak değildir. O çok “Atatürkçü” geçinen “Militan” sahte kemalistler ile ırkçı-kafatasçı kemalistler ve Müslümanlıkta öncülüğü kimseye vermeyen Kemalistler şimdi neredeler? O her fırsatta bize “bölücü”-“vatan haini” diyen “vatanseverler” neredeler? Bu ülkede bu kadar çok çeşit çeşit  Kemalistler  var oldukça, ben “bölücü”lüğe ve “vatan hainliği”ne devam edeceğim. Tıpkı bir zamanlar Nazım Hikmet’e yapılanlar gibi. Zaten bu gün  O’nu  mumla aramıyor muyuz?

 Bu duygu ve düşüncelerle selamlarımı sunar, hoşça ve dostça kalmanızı dilerim.

MUSTAFA ELVEREN – EMEKLİ ÖĞRETMEN

 www.komanweb.bravehost.com

elverenmustafa@hotmail.com

 

  Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu