"Siyaset Ahlakı Ve Ulusal İrade Terbiyesi" Meselesi
Mustafa
Elveren – Em. Öğrt
Sayın Kutbettin Özer tarafından bana gönderilen
mesajını ve ekini çok dikkatlice inceledim. Ayrıca, konu ile bağlantılı
olduğu için "KÜRTLERDE SİSYASET AHLAKI " başlıklı yazısını da tekrar okudum.
Mesajın ekinde gönderilen ve ÇÖMERİ isimli şahsın kendisine yönelttiği "...
siyasetçilerimize ahlak dersini kim nasıl vermeli kitleleri arkalarından
kaosa götüren siyasetçilere ne yapılmalı?" biçimindeki sorusuna,
kapsamlı ve daha çok kürt kitlesinin düşüncelerini içeren bir cevap verme
isteğinde bulunmuştur. Sayın Özer'in bu demokratik davranışını
olumlu görmekle birlikte, makalede geçen "terbiye" ile sorudaki
"ahlak" sözcükleri anlam bakımından birbirlerinden farklı oldukları
halde, birbirleriyle ilişkilendirilmesine bir anlam veremedim.
Ayrıca,. soruda kürt siyasetçilerine "ahlak dersi verme"
gibi incitici bir ifadeyi de doğru bulmuyorum. Benzer bir soruyu doğrudan
kendi adına kürt yazar-çizer ve siyasetçileri ile geniş kürt
kitlesine yöneltseydi, daha net ve gerçekçi bir sonuca ulaşabilirdi.
Anlaşılan Sayın Özer okuyucusunun sorusunu tercih etmiştir. Tabiki kendi
tercihidir ve saygı duyulmalıdır.
"KÜRTLERDE İSYASET AHLAKI " başlıklı yazısını
dikkatlice incelendiğinde, hemen ilk paragrafı niyetini açığa vuruyor. Yazı
bütün kürtleri ve kürt siyasetçilerini kapsamıyor. Sadece Kuzeyde'ki yani
Türkiye kürtleri ile siyasetçilerini kapsamaktadır. Daha çok da PKK ve onun
liderini amaçlandığını da söyleyebilirim. Sadece yeşillik olsun diye
Şerafettin Bey'le birlikte bir iki kürt siyasetçinin ismi yazıda geçmesi,
pek ciddi gelmedi bana. O sebeple de demokratik anlayışım gereği,
makalenin bu paragrafını "Kuzey Kürdistan’da Kürd siyasetçileri, ulusal
irade ile terbiye edilmemiş olarak algılıyorum. Ki siyasetçilerimiz hala T.C
derin devletin ve bürokratların iç güdümünde siyaset yapmaya devam
etmektedir." Komanweb'e aynen yerleştirdim. Merak edenler bakabilirler.
Peki, başkaları da şu soruları soramaz mı? Kuzey
kürtleri kaos yaratıyorlarsa, "derin devletin" güdümündeler ise, Güney
kürdleri ve liderleri çok mu iradeli ve bağımsızlardır? ABD güdümünde
değiller mi? Tüm zorlamalarla Kuzeyli kürdleri de ABD'nin güdümüne sokmaya
zorladıkları doğru değil mi?. Hatta bütün siyasetlerini ve kazanımlarını
kuzey kürtleri ve onların örgütleri üzerinde yapmadılar mı? Hala da
yapmıyorlar mı? Daha düne kadar bunlara en büyük desteği o meşhur "derin
devlet" vermiyor muydu? Bu soruları daha çoğaltmak mümkündür. Güneyliler
derin devletten yardım alınca ve her türlü baskıyı kuzeye yaptığı ve bir
çok kürt kanı (Bırakuji) akıttıkları zaman iyi miydi? Bu gün Dünya siyasi
konjonktürü gereğince bazı kazanımları elde etmeleri tabi ki sevindiricidir.
Fakat, bunlar öyle kendiliğinde olmadı. Derin devlet dediğiniz o aygıt
güneyli kürtleri zevk olsun diye desteklemedi. Aynı şekilde bu gün aleviler
örgütlenebiliyorlarsa ve örgütlenmesine göz yumuluyorsa, bu da yine kimlerin
sayesinde olduğu bilinen bir gerçektir. Ben bir alevi kürt olarak ve
sosyalist demokrasi ahlakım gereğince doğruları söylemek durumundayım.
Birilerine "siyaset ahlakı ve ulusal irade
terbiye"sini vermek yerine, ayrımsız tüm kürtleri kapsayacak bir projenin
oluşturulması şarttır. Bunu en iyi de Sayın Özer bilmektedir. Çünkü bu
konuda kafa yorduğunu anlayabiliyorum.Aslında kimsenin kimseye "siyaset
ahlakı ve ulusal irade terbiyesi" vermesine de gerek yoktur.Sanırım bir çok
kürt aydını ve yazarlarından görüş istediği gibi, Sayın Özer benden de
görüş istemektedir. Ben çok kolay ve herkesin uyabileceği bir formül
öneriyorum. Tüm kürt aydın ve siyasetçilerinin öncelikle kişisel hırslarını
ve kariyerini bir tara bırakarak, birbirlerini incitici ve suçlayıcı
davranışlardan kaçınarak, ortak bir siyaset dili kullanmalıdırlar. Zaten bu
özelliği yakalayabilirlerse, görülecektir ki, ortak siyaset yapma ve
örgütsel birliktelik kendiliğinden oluşacaktır. Bu davranışın gerek güneyli
liderlerden ve gerekse başta PKK lideri olmak üzere bir çok kuzeyli kürt
liderlerinden de son zamanlarda belirtileri görülmeye başlamıştır. Bu da
hepimiz için sevindiricidir.
Tabi bunları yaparken birbirimizi eleştirmeyeceğiz
anlamı çıkarılmamalıdır. Eleştiri her zaman zenginlik kaynağımız olmalıdır.
Ancak, iftira, küfür ve saldırı olmaması kaydıyla yapılmalıdır. Sayın
Kutbettin Özer'in yazısını da bu kapsamda değerlendiriyorum. Hiç bir şey
özgürlükten daha değerli olamaz. Bir halkın özgürlüğü de bireyin özgürlüğü
de benim için önemlidir. Bu bağlamda, Sayın Özer başta olmak üzere, herkese
hoşça ve dostça dileklerimi sunuyorum.
30.10.2006
Mustafa Elveren
E-POSA :
elverenmustafa@hotmail.com
WEB SİTESİ:
www.komanweb.bravehost.com
|