Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu

 

 

Sivas Şehitleri

 

 

1 Ocak 2007 Tarihinden İtibaren HİT

CHP Siyaseti Ve Demokrasi Güçleri

Mustafa Elveren – Em. Öğrt

Cumhuriyet ve halk sözcüklerini bir araya getirmekle ne cumhuriyetçi, ne halkçı, ne de sosyal demokrat olunur. İsminden başka hiç bir demokratik özelliği bulunmayan, temel hak ve özgürlükleri isteyen Kürtleri, Ailevileri ve  AB’yi  “bölücülük"  yapmakla suçlayan bir Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)  ile karşı karşıyayız. Aslında bir devlet partisi olan CHP’nin içinde iyi niyetle yer alarak sivilleşmeyi isteyenler, altmış  yıldır bunu başaramadılar. Altmış senedir denenmiş bir yöntemi yeniden denemeye kalkışmak, kendini aldatmaktan başka hiç bir işe yaramayacaktır. CHP’nin bu konuda sicili hayli kabarıktır. Zaten eskiden  CHP'nin içinde var olan alevi, kürt, solcu ve biraz dürüst olan demokrat politikacılar da tasfiye edildiler.

“İrtica ve  bölücülük”  bahanesiyle, her fırsatta ırkçı ve milliyetçi söylemleriyle   Demokrasiye hiç bir katkı sunmayan, tam tersine  engeller çıkaran bu partinin solcu olması mümkün müdür?. CHP’ye oy veren Alevilere, solculara ve Kürtlere şunu sormak istiyorum. CHP’nin içinde daha önce var olan Seyfi Oktay, Mehmet Moğultay , Ziya Halis, Azimet Köylüoğlu, Doğan Taşdelen, Fikri Sağlar ve Yaşar Seyman gibi alevi ve demokrat kişilikler başta olmak üzere, ÖDP, SHP ve DTP içinde politika yapan bir çok kürt ve solcu siyasi kişilikleri  Baykal tasfiye etmedi mi? Bundan sonra CHP’yi ve Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal’ı sosyal demokrat veya solcu diye halka artık yutturamazlar. Şimdi bazıları haklı olarak şunu söyleyebilirler,  “Kardeşim,  bu CHP’nin iç sorunudur, seni niye ilgilendiriyor?”  Gayet tabi ki, CHP’nin iç sorunu beni ilgilendirmez. Benim amacım,  sol ile ilgili sadece siyasi bir analiz yapmaktır. Yani, CHP siyasetine karşı demokrasi güçleri ne yapmalıdır? Sorusuna cevap bulmaktır.

AİHM’in yüzde 10'luk seçim barajı için verdiği karardan sonra,  Kasım 2007’de yapılacak olan milletvekili seçiminde mevcut yüzde onluk baraj sisteminin uygulanacağı anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda muhtemeldir ki, sağ cenahta kimi ırkçı,milliyetçi ve dinci partiler kendi aralarında bir ittifak gerçekleştirerek baraj ve temsil sorununu aşabilirler. İktidarsız AKPARTİ Hükümeti de seçmen yaşını 25’e indirdi ve bağımsız adayların oy pusulasını bileşik oy pusulasına eklemek suretiyle, kürtlerin meclise girmesini engellemek  çabasındadır. Artık başta DTP olmak üzere tüm demokratik kurum ve kuruluşlar seçim hazırlığını ve stratejisini  buna göre yapmalıdırlar.

SEÇİMLERDE DEMOKRATİK BİRLİKTELİK SAĞLANABİLİNİR Mİ?

“Yaşanan  Çözümsüzlüğe Karşı Demokratik Bir Koalisyona İhtiyaç Vardır.” Ancak, böyle bir koalisyon  tek partinin  adı altında değil, bu şartlarda bağımsız adaylarla seçime girmelidir. Bu koalisyon kimleri kapsamalıdır? Hangi ortak  paydalarda ve nasıl ilkeli bir birlikteliği sağlayabilir? Sorulara cevap aramak durumundayız. 

Sosyal demokratların, sosyalistlerin, Alevilerin, Kürtlerin, aydınların ve  emekçilerin birlikte oluşturacakları  Demokratik Halk Koalisyonu  ya da “Barış ve Demokrasi Cephesi” ismi altında  başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere,  işsizlik, yoksulluk, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi  Türkiye’nin demokratikleşmesini esas alan  sürekli bir birliktelik kurulabilir. Hala ilkeli ittifakları devam eden DTP, SDP, EMEP  gibi siyasi partiler ile “Türkiye Barışını Arıyor” konferansında alınan  kararlarda imzası bulunan Türkiyeli aydınların da bu koalisyona katılması gereklidir. Yine, demokrat ve liberal hatta demokrat İslamcı kürt siyasi örgütleri ve aydınları da kendi aralarında bir ittifak oluşturarak, bu koalisyonda yerini mutlaka almalıdırlar. Bu koalisyonu EMEK, BARIŞ, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ bileşenlerinin koalisyonu şeklinde formüle edebiliriz. “Batıda DTP’liler demokrasi güçleri ile birlikte seçim çalışması yaparken, Doğuda bir ilimizde diğer demokrasi güçlerinin DTP adaylarına oy vermesi, birlikte seçim çalışmasına omuz vermesi özlediğimiz birlikte yaşama, barışa, demokrasiye güç katacaktır. Seçimlere ortak söylem ve özlemlerle girilmesi konusunda asgari tesbitler yapabilir, asgari bir program çıkarabilir ve muhalefetin güçlü sesi olabilir. ” (Hasip Kaplan, 02 Kasim 2006  ö. politika)

Fakat bunun için zaman hayli geç olmuştur. Çünkü seçimlere 9 ay kadar bir zamanımız kaldı. En hızlı bir biçimde hemen başlanması gerekir. Başka bir ifade ile “Demokrasi güçlerinin yapması gereken en önemli iş ise son ana kalmadan, işşiszlik, yoksulluk ve Kürt meselesini eksen alan  benzeri bir birlikteliği bugünden yaratmak ve bu yıl yapılacak olan seçimlere sürekli kampanyalarla hazırlanmak olmalıdır” Aksi halde yarın çok geç olabilir. Böyle bir durumda, CHP’nin bu seçimde  barajı aşamayacağını tahmin etmek zor değildir. Eğer bu oluşum gerçekleşemezse, şu anda kendi aralarında  ilkeli bir şekilde birlik kurmuş olanlar (DTP-SDP-EMEP-Bazı Demokratik STÖ’ler) açısından yine bağımsız adaylarla seçime katılmak en gerçekçi yol olur diye düşünüyorum. Ancak, gönül ister ki, daha geniş bir oluşumla iktidara gelebilmektir.

Hedef iktidar mı, demokrasi mi? Onu ayrıca tartışabiliriz. Zaten ayrı bir tartışma konusudur.Tüm bunları demokrasi, özgürlük ve geleceğimiz  için yapmalıyız. Her zaman söylediğim gibi, hiçbir şey özgürlükten daha değerli olamaz.

Ancak, bunları yaparken Kurdistan-post Genel Yayın Yönetmeni Sayın Hasan Bildirici’nin “Mahir Çayan ve Deniz Gezmişler Kemalizmin sol kanadıyla ittifak ararken ihanete uğradılar”. uyarısını da dikkate almakta yarar vardır, diye düşünüyorum. 07/02/2007

Mustafa  Elveren

Emekli Öğretmen

E-POSA         :  elverenmustafa@hotmail.com

WEB   SİTESİ:   www.komanweb.bravehost.com

 

 

  Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu