Canlarımızı Saygıyla Anıyorum
Mustafa
Elveren – Em. Öğrt
Avukat Metin Can ile
Doktor Hasan Kaya’yı Elazığ İHD Şubesi’nce düzenlenen İnsan Hakları konulu
bir panelde tanıdım. O günden sonra, Eğitim-Sen Elazığ Şube yöneticileri
olarak, insan hakları savunucusu bu gençlerle ilişkilerimiz dostluk ve
arkadaşlık temelinde devam etti. Metin İHD Elazığ Şube Başkanı, Hasan ise
faal bir üyesiydi. İki tane pırıl pırıl genç bilim insanıydılar. Çok acıdır
ki, bu iki canımız 21 Şubat 1993 tarihinde devlet destekli kontralarca
kaçırılıp, işkence yapılarak acımasızca katledildiler.
Kaçırılışlarından bir
gün sonra arabaları Vartatil beldesinde bir besici ahırı yakınlarında
bulunduğunu öğrendik. Sonradan anlaşıldı ki, bu ahır içinde iki canımıza
vahşice işkenceler yapmışlardır. Arabanın bulunmasıyla, en başta yakın
akrabaları, sevenleri ve dostları olmak üzere, halk tarafından SHP Elazığ il
binasında açlık ve ölüm orucu eylemi başlatıldı. Ayrıca, bazı siyasi
partiler, sendikalar, İHD gibi dernekler ile birçok demokratik sivil toplum
kuruluşları da bu ölüm ve açlık orucu eylemlerine gerekli desteği vermek
için yoğun katılım sağlıyorlardı. Elazığ Eğitimsen Şube Başkanı Cafer Demir
ile birlikte sabahlara kadar nasıl koşuşturduğumu o günkü gibi hala
hatırlıyorum. Bir taraftan bu eylemler devam ederken, diğer taraftan da bu
can dostlarımızı kontraların elinden kurtarmak umuduyla, Dönemin İç İşleri
Bakanı ve Aydın Milletvekili Sayın İsmet Sezginle görüşmek üzere, Metin’in
doktor eşi Fatma Hanım İHD tarafından oluşturulan bir heyet ile birlikte
Ankara’ya gitti. Bakan heyet temsilcilerini kabul ederek, heyette bulunan
Doktor Fatma Hanıma “Siz hiç endişe etmeyiniz, aldığımız duyuma göre,
eşiniz bir-iki gün içinde evine dönecektir” sözleriyle güvence verdi. Bu
sözler üzerine heyet Elazığ’a geri döndü. Kontralar heyetle ve halkla alay
edercesine, eylemin yapıldığı ve halkın kitlesel olarak bulunduğu SHP il
binasının önündeki elektrik direğine bir poşet içinde Metin’in
ayakkabılarını astılar. Cani kontralar bununla da yetinmeyerek, Metin ve
Hasan’ın evlerine telefon açarak ailelerine işkence seslerini
dinletiyorlardı.
Demokratik sivil
toplum kuruluşlarının ve halkın tüm çabalarına rağmen,Tunceli yakınlarında
ve jandarma karakoluna çok yakın bir mesafede olan Dinar köprüsünün altında
cesetlerinin bulunduğuna dair aldığımız acı haberle hepimiz derinden
sarsıldık. Cesetler Elazığ Devlet Hastanesi morguna getirildiğinde,
köylerden ve kasabalardan gelen binlerce insanımız iki gün hastane önünde
kilometrelerce uzunluğunda bir kortej oluşturarak tepkisini ve öfkesini dile
getirdi.
Peki, kontralar neden
Metin ile Hasanı hedef seçtiler? Çünkü, Metin Alevi Kürt, Hasan ise Şafii
Kürt idi. Böylece, hem insan hakları savunucusu konumundaki iki “örgüt
destekçisi”ni yok etmek, hem de Alevi ve Şafii halklarını birbirine
kırdırmak için bir taşla iki kuş vurmayı hesaplamışlardı. Fakat, hevesleri
kursaklarında kaldı. Tam tersine bu olaylarla birlikte Alevi ve Şafii halkı
birbirleriyle daha çok kaynaştılar.
O kontralarla birlikte
hareket edenlerden biri olan Abdulkadir Aygan’ın yıllar sonra bu olayı
basına ve kitaplara şöyle aktardı: “21 Şubat 1993 pazar günü akşam,
arkadaşlarının evinden ayrıldıktan sonra öldürülen Avukat Metin Can ve
Doktor Hasan Kaya cinayetinin arkasında Yeşil ismine rastlıyoruz. Avukat ve
doktorun katledilmesi olayında Yeşil ile birlikte Mesut Mehmetoğlu (Hazro'lu)
adlı itirafçı da vardı. Aygan, Mesut Mehmetoğlu kendisi ağzından
kaçırdığını, ikili cinayeti Yeşil ile birlikte yaptıklarını anlattığını
ifade ediyor. Aygan, Mehmetoğlu’nun cinayete ilişkin detayları da
anlattığını ama o dönem her şey unutmak istediği için o detayları
hatırlayamadığını kaydediyor.” (Timur Şahan-Uğur Balık’ın İtirafçı, Bir
JİTEM’ci anlattı adlı kitabı).
Yine yıllar sonra konu
TBMM tutanaklarına da geçti. Bu Tutanaktan kısa bir alıntı yaparak sizlere
aktarmak istiyorum. ”Yeşil'in, daha büyük yetkilerle donatılarak,
Diyarbakır, Elazığ, Bingöl, Muş, Bitlis ve Tunceli hattında, Türk İntikam
Tugayları Komutanlığına getirildiği, sonraki eylemlerinden açık bir şekilde
anlaşılmaktadır… Yeşil, uzun süre, Jardarma tarafından kullanılmış, bilahara,
MİT'in himayesine girerek faaliyetlerine devam etmiş; ülke çapındaki
faaliyetlerinde, emniyet teşkilatıyla da iç içe olmuştur... DEP Milletvekili
Mehmet Sincar'dan tutun, 33 askerimizin Elazığ - Bingöl yolunda şehit
edilmesine kadar rolü olduğu söylenmektedir; devlet olanak ve gücünden
yararlanmaktadır (Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı
20. Dönem 3. Yasama Yılı 107. Birleşim 23/Haziran/1998 Salı).
Yukarıda yaptığım
açıklamaları ve bilgileri göz önüne alırsak, cinayetlerin devletin
gözetiminde ve desteğinde yapıldığının ip uçlarını vermektedir. Yani faili
bellidir. Ama, failler ellerini, kollarını sallayarak gezdikleri gibi,
devletin çeşitli kademelerinde hala görevlerini yapmaya devam ediyorlar.
Kuruluşundan bu yana
yöneticileri hakkında 400'ün üzerinde dava açıldı. Bu davalarda 300'ün
üzerinde yönetici yargılandı ve yargılanmakta. Bu güne kadar yapılan
baskıların uç noktası olarak pek çok İHD üyesi veya yöneticisi katledildi.
Demokrasi ve özgürlük militanı İHD üyelerinin isimlerini buraya aktararak
anmak istiyorum. Ben şair değilim, fakat “karınca kararınca” katkı sunmak
için, olaydan etkilenerek ve Salih Göçer hemşerimin yardımıyla bir şiir
yazmaya çalıştım. Bu şiirimi katledilen İHD yöneticileri ile üyelerine, tüm
demokrasi ve özgürlük mücadelesinde şehit olanlara armağan ediyorum.
SELAM SIZE CANLAR !
İnsanlığı yok
etmek icin silahlar kuşandılar.
Kaynak ve gücünü
devletten birer birer aldilar.
Çarsı,
pazar ve sokaklarda halkI kontrol ettiler.
İcraatlarıyla katiller birer birer mesşhur oldular.
Devletin
ödeneginden paralarI aldIlar.
Sahte
isim ve ünvanlarla kırmızı paslar aldılar.
America,
Kanada ve singapuru dolaştılar.
Vatan-millet adına vatandaşlarını katlettiler.
Utanmadan
Dersim’e, Harput’a geldiler
KAYA ile CAN’ımı
kalleşçe kaçırdılar
CAN’larıma
işkence yaparak kıydılar
Bu caniler
devletin kucağına gizlendiler.
Selam size halkı
icin mücaadele edenler.
Selam size
özgürlük ugruna sehit düsenler.
Selam size Kaya
gibi olan CAN.’lar
Selam size Pir
Sultan’ın yolunda yürüyenler.
Mustafa Elveren
21 SUBAT 2007
Çeşitli tarihlerde öldürülen İHD
üyeleri şunlardır:
Vedat Aydın (İHD Diyarbakır
Şube Kurucu Üyesi) Sıddık Tan (İHD Batman Şubesi YK Üyesi) İdris Özçelik (İHD
Urfa Şubesi YK Üyesi) Kemal Kılıç (İHD Urfa Şubesi YK Üyesi) Orhan Karaağar
(İHD Van Şubesi Üyesi) Cemal Akar (İHD Erzincan Şubesi Üyesi) Şevket
Epözdemir (İHD Tatvan Temsilcisi) Metin Can (İHD Elazığ Şube Başkanı) Hasan
Kaya (İHD Elazığ Şube Üyesi) Muhsin Melik (İHD Urfa Şubesi Kurucu Üyesi)
İkram Mihyas (İHD İzmirŞubesi Üyesi) Didar Şensoy (İHD İstanbul Şubesi
Üyesi) Tacettin Aşçı (İHD Bursa Şubesi YK Üyesi) Ahmet Aydın (İHD Bursa
Şubesi Üyesi)
Bir birey, insan hakları örgütlerine ulaştığında veya İHD o bireye
ulaştığında, o bireyin sorunu çoğu kez tüm dünya kamuoyuna iletilmektedir.
Oysa ki işkenceciler ve onları koruyanlar, göz yumanlar, işkence ve onur
kırıcı muamele yapıldığının bilinmesini istemezler. Gizli kalsın isterler.
Türkiye insan hakları hareketi, insan haklarının korunması için yüksek
bedeller ödemiştir ve ödemektedir. Ancak, Türkiye'de insan hakları ve
demokratik standartların yükseltilmesinin başka bir yolu da bulunmamaktadır.
(antolojim.com)
Özgürlük ve Demokrasi
mücadelesinde şehit olan Avukat Metin Can ve Doktor Hasan Kaya ile birlikte
tüm canlarımızı saygı ile bir kez daha anıyorum.
21.02.2007
Mustafa
Elveren -
Emekli
Öğretmen
|