Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu

 

 

Sivas Şehitleri

 

 

1 Ocak 2007 Tarihinden İtibaren HİT

GÜLER KÖMÜRCÜ’NÜN ÖRTÜSÜ

Mustafa Elveren

Sayın Mehmet Bayrak’ın Güler Kömürcü’nün  boyu kadar araştırma kitapları vardır. Mehmet Bayrak, Cemşid Bender, Faik Bulut gibi yüzlerce araştırmacı-yazarları  görmezlikten gelen Güler Kömürcü, Alevilikle hiç ilgisi olmayan Rıza Zelyut ile Cemal Şener’i kaynak göstererek, milyonlarca alevinin ve kürdün gözüne baka baka  “Türkiye’de Alevi isen Türksün...” yalanını yutturmaya çalışıyor.

Aleviliğin bir ırk olmadığı, bir inancı ifade ettiğini tüm araştırmacılar biliyorlar. Türk alevisi olduğu gibi, Kürd, Çerkez, Ermeni, Rum, Azeri ve benzeri ırklarda da aleviler  vardır. Aleviliği İslam’ın içine monte edenler, bu defa Türk-İslam sentezine Aleviliği de ekleyerek yeni bir sentez oluşturacakları anlaşılmaktadır. Yani, bazı çevreler  Alevilik olgusunu Türk-İslam senteziyle harmanlayıp, başka halkları asimile etmek için kullanmaya çalışıyorlar. Bunu bilmek için illa da büyük araştırmacı olmaya gerek yoktur. İşte, Yazar Güler Kömürcü de bunlardan bir tanesidir.

Türkiye’de Kürdleştirilmiş Türkler kadar, Türkleştirilmiş Kürdler de mevcuttur. Türkiye’de yaşayan ırklar arasında gerçek anlamdaki Türkler’in en az olduğunu söyleyebilirim. Zaten bu ülkede gerçek Türkler Türkçülük yapmıyorlar. Esasen, Türk’ten daha çok Türkçülük yapanlar, sonradan Türkleştirilmiş kürdler, Çerkezler, Azeriler ve benzerleridir. Güler Kömürcü de bunlardan olabilir. Ben Güler Kömürcü’nün ırkını ve dini inancını araştırmadım. Benim açımdan o kadar da önemli değildir. Bir insan kendini hangi ırktan veya inançtan hissediyorsa, öyle yaşayabilmelidir. Yani “İnandığı gibi yaşamak, yaşadığı gibi inanmak” tır.

Değerli  Araştırmacı-Yazar Sayın Faik Bulut’un şu cümleleri her şeyi açıkça ortaya koymaktadır. “Ancak Kürt Alevileri ve Kürt kimliğini nereye koyup hangi dağarcıkta saklayabileceklerini, hangi kılıf altında inkar edebileceklerini düşünen Atatürkçü/Kemalist çevreler, iki kol üzerinden yürümeyi tercih ettiler. İlk kolda Kürt kimliğini inkar için, Aleviliğin kökenini Ortaasya’ya kadar uzatmak gerekiyordu. İkinci kolda ise şu vardı: Arap Müslümanlığına karşı Türk Müslümanlığı, Suudi kaynaklı şeriatçılığa karşı görece laik cumhuriyetin korunması, Kürt Milliyetçiliğine karşı Türk milliyetçiliği ve Misak-i Milli sınırlarının savunulması türünden kaygılar, ister istemez Kemalistleri “Ortaasya kökenli Anadolu Aleviliği” sonucuna götürdü. Nitekim “Anadolu Aleviliği” deyimi öylesine yaygınlaşıp dal budak sardı ki, Türkiye Solu’nun önemli bir kısmı ile Alevilerin büyük kesimi, kendilerini “Horasan illerinden gelen, “Alp-eren dervişlerin torunları, dolayısıyla Anadolu’da harmanlanmış ve son şeklini almış Anadolu Alevilerinin mirasçıları, izleyicileri” saymaya başladılar.” (Ali’siz Alevilik, sh.7)  Bu kadar  kaygıları olan bir devlet, hep korku içinde yaşamaya zaten mahkumdur. Bu güne kadar Türkiye’yi çıkmaza sokan da hep bu korkuları olmuştur.

Güler Kömürcü’nün şu cümleleri kafalarımızı iyice karıştırmaktadır “Kürt aşiretleri tarafından, baskıyla asimile edilen, kendisini KÜRT zannettirilen gerçekte öz be öz Türk olan acaba Meclis’te başka kim-kimler var? Örtüleri kaldırmanın zamanı gelmedi mi? Geldi.” Bu örtünün altında hazine bulacağını zannediyor. Ben öyle inanıyorum ki, bu örtünün altında Güler Kömürcü umduğunu bulamayacaktır. Tam tersine hayal kırıklığına uğrayacaktır. Şimdi kimlerin ırkçı olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Arap olduğu kesin bilinen İslam Peygamberi Muhammed’i ve Halife Ali’yi bile Türk olduğunu iddia edecek kadar ırkçı bir zihniyet devam ettikçe, Türkiye Dünya’da yalnızlaşmaktan kurtulamayacaktır.Türkleşmiş veya  Kürdleşmiş bazı aşiretleri örnek alarak, DTP İstanbul  Milletvekili Sabahat Tuncel’in Alevi kökenden geldiğini, dolayısıyla Türk olduğunu ispatlamaya çalışan Güler Kömürcü’nün amacı ne olursa olsun, bence hiç bir önemi yoktur. Çünkü, önemli olan Sabahat Tuncel’in evrensel siyasi düşünceleridir. Bunu söylerken, halkların ve inançların yok sayıldığı anlamı çıkarılmamalıdır.

Türklerin Ortaasya’dan at sırtında Anadolu topraklarına nasıl geldiklerini, kimlerden yardım aldıklarını ise, ayrı bir yazı konusudur. O nedenle bu makalede  yazmayı gerekli görmedim..

18/08/2007

Mustafa Elveren – Emekli Öğretmen

elvevrenmustafa@hotmail.com

www.gomanweb.com

KONU İLE İLGİLİ GÜLER KÖMÜRCÜ’NÜN YAZISI AŞAĞIDADIR

Kendini Kürt zanneden Türkler

Güler Kömürcü-Akşam

Cumhurbaşkanı Sezer dün hiç kimsenin beklemediği bir hareket yaptı ve Erdoğan’ın elindeki yeni Bakanlar Kurulu listesine bakmaya dahi gerek görmeden ‘onaylamadı-reddetti’. Erdoğan’a göre Sezer ‘jest’ yaptı, yeni kabinenin onayını yeni cumhurbaşkanına bıraktı. Sezer tavrı ‘jest mi rest mi?’ Spekülasyonları geçelim, içinde bulunduğumuz ‘kritik’ süreç ‘sadece bekleyip-görme’ sukunetini gerektirdiği için ‘sukunetle’ bekleme haline devam edelim. KÖŞK sürecinde başka hangi ‘rest’ler ya da ‘jest’ler olacak? Göreceğiz. (Bu arada DTP’ye dikkat diyorum, bir sürpriz de oradan gelebilir mi acaba?)

Şimdi, gündemin bir başka cephesine geçelim. Değerli bir okurumdan gelen e-postayı paylaşmak istiyorum, PKK kamplarından cezaevine oradan da Meclis’e giren Sabahat TUNCEL vakasına dair önemli bir analiz göndermiş okurum, aktarıyorum;

“Seçimler öncesinde yine Aleviler Türkiye’nin gündemini meşgul ettiler. Her siyasi parti kendi vitrinini güçlendirmek için Alevi kesimin önde gelen şahıslarını seçimlerde aday gösterdi. Kazananlar arasında çok ilginç bir portre var. Bu şahıs; İstanbul 3. Bölge’den seçilen Sabahat Tuncel! Sabahat Tuncel’in seçilmesi Türkiye’deki Alevilerin nasıl çeşitli amaçlar için kullanılıp kandırıldığını gösteren ilginç bir olaydır. Peki, Sabahat Tuncel kimdir?

Sabahat Tuncel’in, Bağcılar’da 5 Kasım 2006 tarihinde PKK örgüt militanları ile toplantı halinde iken yakalandığı basına yansıdı. Bu kişi, 2004 yılında K.Irak’a da geçip PKK toplantılarına katılıyor. Yani, kendisini sıkı bir Kürt milliyetçisi olarak görüyor. Babasının açıklamalarından da bu ailenin kendilerini Alevi Kürdü saydıkları anlaşılıyor. Sabahat; Kürtlük’ten de öteye gidip Kürt ırkçılığı yapan PKK’ya katılıp Türk askerlerini vuranlara destek veriyor. Seçimlerde Sabahat’i aday gösteriyorlar ve seçiyorlar. O zaman, ‘Alevi Kürdü’ ne demektir?

Rıza Zelyut’un 8 Ağustos 2007 tarihli yazısında Alevi Kürtleri hakkında tarihi temellere dayali ilginç (bir o kadar doğru) bilgiler vermektedir: ‘Alevilik üzerine bizim ve diğer araştırmacıların yaptığı çalışmalar gösteriyor ki Anadolu’daki Alevi kimliğini; Türk kültürü şekillendirmiştir. Alevi olup da kendisini Kürt sananlar; daha sonradan Kürt baskısı ile asimile olmuş topluluklardır.

Hemen hatırlatalım: 1240 yılındaki Alevi Türkmen ayaklanması olan Babalilar ayaklanmasının bastırılmasında, Frank ve Gürcü askerleri gibi Kürtler de kullanılmıştır. 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı’nda, Kürt aşiret ağaları, Alevi Türkmen Şah İsmail’in değil Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in yanında yer almışlardır. Bu hizmetleri yüzünden Selim, Kürt beylerine özerklik vermiş; Doğu Anadolu da miri toprak olmaktan çıkartılmıştır. Bölgeye egemen olan Kürt aşiretleri, Osmanlı’ya dayanarak Alevi aşiretleri ezmişlerdir. Bu baskı sonucunda Alevi Türkmenler, dillerini yer yer yitirerek Kürtçe konuşmaya başlamışlar. 1891 yılında Padişah Abdülhamit, Hamidiye Alayları adında Kürt aşiret reislerine askeri birlikler kurdurttu. Bu alaylar, bölgedeki Alevileri yeniden ezdiler. Bu silahlı baskı karşısında bazı Alevi aşiretler, Kürt beylerinin sığıntısı haline geldiler. Doğu Anadolu’da 1514’ten 1909’a kadar süren baskı sonucunda birçok Alevi Türk boyu Kürtleşti.

İşte Sabahat Tuncel de Kürt aşiretlerinin baskısı sonucu kimliğini unutmuş, yitirmiş en öz Türk boylarından birinin çocuğudur. Sabahat Tuncel’in ailesi, Balaban Aşireti’nden. Balabanlar, büyük bir aşiret olan Begdili Aşireti’ne bağlıdır. 13. Yüzyıl’da yaşayan büyük tarihçi Residuddin, Begdili Türkmenlerini, padişah çıkaran Oğuz boylarından birisi olarak kabul etmektedir.

Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Begdili Aşireti’ne bağlı olan boylar içinde Balabanlılar’dan 100 evin vergiye bağlandığı gösteriliyor. Ben yazmıyorum, tarih yazıyor. Yani Balabanlı Aşireti’nden olan Sabahat Tuncel, Kürt değil, en has Türk’tür.

Fakat; Kürt aşiret baskısı sonucu onun aşireti dilini yitirince, bunlar kendilerinin Kürt olduğunu sanmaya başlamışlardır. Türkiye’de kökü Alevi olanların Kürt olma ihtimali çok çok zayıftır. Bunu, Doğu Anadolu’yu iyi tanıyan araştırmacı Cemal Şener’in anlatımıyla formüle edersek şöyle deriz: Türkiye’de Alevi isen Türksün... Biliyorum ki Sabahat, bunu kabul etmeyecek. Fakat kendisi, Anadolu’da Alevilerin neden çoğunluktan azınlığa düştüğünü gösteren asimilasyon (Kürt aşiretleri tarafından eritme) politikasının en canlı örneği olarak önümüzde duruyor.”

Kürt aşiretleri tarafından, baskıyla asimile edilen, kendisini KÜRT zannettirilen gerçekte öz be öz Türk olan acaba Meclis’te başka kim-kimler var? Örtüleri kaldırmanın zamanı gelmedi mi? Geldi.

 

  Müzik-Video

Konuk Defteri

İletişim Formu