GÜLER
KÖMÜRCÜ’NÜN ÖRTÜSÜ
Mustafa
Elveren
Sayın
Mehmet Bayrak’ın Güler Kömürcü’nün boyu kadar araştırma kitapları vardır.
Mehmet Bayrak, Cemşid Bender, Faik Bulut gibi yüzlerce
araştırmacı-yazarları görmezlikten gelen Güler Kömürcü, Alevilikle hiç
ilgisi olmayan Rıza Zelyut ile Cemal Şener’i kaynak göstererek, milyonlarca
alevinin ve kürdün gözüne baka baka “Türkiye’de Alevi isen Türksün...”
yalanını yutturmaya çalışıyor.
Aleviliğin bir ırk olmadığı, bir inancı ifade ettiğini tüm araştırmacılar
biliyorlar. Türk alevisi olduğu gibi, Kürd, Çerkez, Ermeni, Rum, Azeri ve
benzeri ırklarda da aleviler vardır. Aleviliği İslam’ın içine monte
edenler, bu defa Türk-İslam sentezine Aleviliği de ekleyerek yeni bir sentez
oluşturacakları anlaşılmaktadır. Yani, bazı çevreler Alevilik olgusunu
Türk-İslam senteziyle harmanlayıp, başka halkları asimile etmek için
kullanmaya çalışıyorlar. Bunu bilmek için illa da büyük araştırmacı olmaya
gerek yoktur. İşte, Yazar Güler Kömürcü de bunlardan bir tanesidir.
Türkiye’de Kürdleştirilmiş Türkler kadar, Türkleştirilmiş Kürdler de
mevcuttur. Türkiye’de yaşayan ırklar arasında gerçek anlamdaki Türkler’in en
az olduğunu söyleyebilirim. Zaten bu ülkede gerçek Türkler Türkçülük
yapmıyorlar. Esasen, Türk’ten daha çok Türkçülük yapanlar, sonradan
Türkleştirilmiş kürdler, Çerkezler, Azeriler ve benzerleridir. Güler Kömürcü
de bunlardan olabilir. Ben Güler Kömürcü’nün ırkını ve dini inancını
araştırmadım. Benim açımdan o kadar da önemli değildir. Bir insan kendini
hangi ırktan veya inançtan hissediyorsa, öyle yaşayabilmelidir. Yani
“İnandığı gibi yaşamak, yaşadığı gibi inanmak” tır.
Değerli
Araştırmacı-Yazar Sayın Faik Bulut’un şu cümleleri her şeyi açıkça ortaya
koymaktadır. “Ancak Kürt Alevileri ve Kürt kimliğini nereye koyup hangi
dağarcıkta saklayabileceklerini, hangi kılıf altında inkar edebileceklerini
düşünen Atatürkçü/Kemalist çevreler, iki kol üzerinden yürümeyi tercih
ettiler. İlk kolda Kürt kimliğini inkar için, Aleviliğin kökenini
Ortaasya’ya kadar uzatmak gerekiyordu. İkinci kolda ise şu vardı: Arap
Müslümanlığına karşı Türk Müslümanlığı, Suudi kaynaklı şeriatçılığa karşı
görece laik cumhuriyetin korunması, Kürt Milliyetçiliğine karşı Türk
milliyetçiliği ve Misak-i Milli sınırlarının savunulması türünden kaygılar,
ister istemez Kemalistleri “Ortaasya kökenli Anadolu Aleviliği” sonucuna
götürdü. Nitekim “Anadolu Aleviliği” deyimi öylesine yaygınlaşıp dal budak
sardı ki, Türkiye Solu’nun önemli bir kısmı ile Alevilerin büyük kesimi,
kendilerini “Horasan illerinden gelen, “Alp-eren dervişlerin torunları,
dolayısıyla Anadolu’da harmanlanmış ve son şeklini almış Anadolu
Alevilerinin mirasçıları, izleyicileri” saymaya başladılar.” (Ali’siz
Alevilik, sh.7) Bu kadar kaygıları olan bir devlet, hep korku içinde
yaşamaya zaten mahkumdur. Bu güne kadar Türkiye’yi çıkmaza sokan da hep bu
korkuları olmuştur.
Güler
Kömürcü’nün şu cümleleri kafalarımızı iyice karıştırmaktadır “Kürt
aşiretleri tarafından, baskıyla asimile edilen, kendisini KÜRT zannettirilen
gerçekte öz be öz Türk olan acaba Meclis’te başka kim-kimler var? Örtüleri
kaldırmanın zamanı gelmedi mi?
Geldi.”
Bu örtünün altında hazine bulacağını zannediyor. Ben öyle inanıyorum ki, bu
örtünün altında Güler Kömürcü umduğunu bulamayacaktır. Tam tersine hayal
kırıklığına uğrayacaktır. Şimdi kimlerin ırkçı olduğu daha iyi
anlaşılmaktadır. Arap olduğu kesin bilinen İslam Peygamberi Muhammed’i ve
Halife Ali’yi bile Türk olduğunu iddia edecek kadar ırkçı bir zihniyet devam
ettikçe, Türkiye Dünya’da yalnızlaşmaktan kurtulamayacaktır.Türkleşmiş veya
Kürdleşmiş bazı aşiretleri örnek alarak, DTP İstanbul Milletvekili Sabahat
Tuncel’in Alevi kökenden geldiğini, dolayısıyla Türk olduğunu ispatlamaya
çalışan Güler Kömürcü’nün amacı ne olursa olsun, bence hiç bir önemi yoktur.
Çünkü, önemli olan Sabahat Tuncel’in evrensel siyasi düşünceleridir. Bunu
söylerken, halkların ve inançların yok sayıldığı anlamı çıkarılmamalıdır.
Türklerin
Ortaasya’dan at sırtında Anadolu topraklarına nasıl geldiklerini, kimlerden
yardım aldıklarını ise, ayrı bir yazı konusudur. O nedenle bu makalede
yazmayı gerekli görmedim..
18/08/2007
Mustafa Elveren – Emekli Öğretmen
elvevrenmustafa@hotmail.com
www.gomanweb.com
KONU
İLE İLGİLİ GÜLER KÖMÜRCÜ’NÜN YAZISI AŞAĞIDADIR
Kendini
Kürt zanneden Türkler
Güler
Kömürcü-Akşam
Cumhurbaşkanı Sezer dün hiç kimsenin beklemediği bir hareket yaptı ve
Erdoğan’ın elindeki yeni Bakanlar Kurulu listesine bakmaya dahi gerek
görmeden ‘onaylamadı-reddetti’. Erdoğan’a göre Sezer ‘jest’ yaptı, yeni
kabinenin onayını yeni cumhurbaşkanına bıraktı. Sezer tavrı ‘jest mi rest
mi?’ Spekülasyonları geçelim, içinde bulunduğumuz ‘kritik’ süreç ‘sadece
bekleyip-görme’ sukunetini gerektirdiği için ‘sukunetle’ bekleme haline
devam edelim. KÖŞK sürecinde başka hangi ‘rest’ler ya da ‘jest’ler olacak?
Göreceğiz. (Bu arada DTP’ye dikkat diyorum, bir sürpriz de oradan gelebilir
mi acaba?)
Şimdi, gündemin bir başka cephesine geçelim. Değerli bir okurumdan gelen
e-postayı paylaşmak istiyorum, PKK kamplarından cezaevine oradan da Meclis’e
giren Sabahat TUNCEL vakasına dair önemli bir analiz göndermiş okurum,
aktarıyorum;
“Seçimler öncesinde yine Aleviler Türkiye’nin gündemini meşgul ettiler. Her
siyasi parti kendi vitrinini güçlendirmek için Alevi kesimin önde gelen
şahıslarını seçimlerde aday gösterdi. Kazananlar arasında çok ilginç bir
portre var. Bu şahıs; İstanbul 3. Bölge’den seçilen Sabahat Tuncel! Sabahat
Tuncel’in seçilmesi Türkiye’deki Alevilerin nasıl çeşitli amaçlar için
kullanılıp kandırıldığını gösteren ilginç bir olaydır. Peki, Sabahat Tuncel
kimdir?
Sabahat Tuncel’in, Bağcılar’da 5 Kasım 2006 tarihinde PKK örgüt militanları
ile toplantı halinde iken yakalandığı basına yansıdı. Bu kişi, 2004 yılında
K.Irak’a da geçip PKK toplantılarına katılıyor. Yani, kendisini sıkı bir
Kürt milliyetçisi olarak görüyor. Babasının açıklamalarından da bu ailenin
kendilerini Alevi Kürdü saydıkları anlaşılıyor. Sabahat; Kürtlük’ten de
öteye gidip Kürt ırkçılığı yapan PKK’ya katılıp Türk askerlerini vuranlara
destek veriyor. Seçimlerde Sabahat’i aday gösteriyorlar ve seçiyorlar. O
zaman, ‘Alevi Kürdü’ ne demektir?
Rıza Zelyut’un 8 Ağustos 2007 tarihli yazısında Alevi Kürtleri hakkında
tarihi temellere dayali ilginç (bir o kadar doğru) bilgiler vermektedir:
‘Alevilik üzerine bizim ve diğer araştırmacıların yaptığı çalışmalar
gösteriyor ki Anadolu’daki Alevi kimliğini; Türk kültürü şekillendirmiştir.
Alevi olup da kendisini Kürt sananlar; daha sonradan Kürt baskısı ile
asimile olmuş topluluklardır.
Hemen hatırlatalım: 1240 yılındaki Alevi Türkmen ayaklanması olan Babalilar
ayaklanmasının bastırılmasında, Frank ve Gürcü askerleri gibi Kürtler de
kullanılmıştır. 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı’nda, Kürt aşiret ağaları,
Alevi Türkmen Şah İsmail’in değil Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in
yanında yer almışlardır. Bu hizmetleri yüzünden Selim, Kürt beylerine
özerklik vermiş; Doğu Anadolu da miri toprak olmaktan çıkartılmıştır.
Bölgeye egemen olan Kürt aşiretleri, Osmanlı’ya dayanarak Alevi aşiretleri
ezmişlerdir. Bu baskı sonucunda Alevi Türkmenler, dillerini yer yer
yitirerek Kürtçe konuşmaya başlamışlar. 1891 yılında Padişah Abdülhamit,
Hamidiye Alayları adında Kürt aşiret reislerine askeri birlikler kurdurttu.
Bu alaylar, bölgedeki Alevileri yeniden ezdiler. Bu silahlı baskı karşısında
bazı Alevi aşiretler, Kürt beylerinin sığıntısı haline geldiler. Doğu
Anadolu’da 1514’ten 1909’a kadar süren baskı sonucunda birçok Alevi Türk
boyu Kürtleşti.
İşte Sabahat Tuncel de Kürt aşiretlerinin baskısı sonucu kimliğini unutmuş,
yitirmiş en öz Türk boylarından birinin çocuğudur. Sabahat Tuncel’in ailesi,
Balaban Aşireti’nden. Balabanlar, büyük bir aşiret olan Begdili Aşireti’ne
bağlıdır. 13. Yüzyıl’da yaşayan büyük tarihçi Residuddin, Begdili
Türkmenlerini, padişah çıkaran Oğuz boylarından birisi olarak kabul
etmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Begdili Aşireti’ne bağlı olan boylar
içinde Balabanlılar’dan 100 evin vergiye bağlandığı gösteriliyor. Ben
yazmıyorum, tarih yazıyor. Yani Balabanlı Aşireti’nden olan Sabahat Tuncel,
Kürt değil, en has Türk’tür.
Fakat; Kürt aşiret baskısı sonucu onun aşireti dilini yitirince, bunlar
kendilerinin Kürt olduğunu sanmaya başlamışlardır. Türkiye’de kökü Alevi
olanların Kürt olma ihtimali çok çok zayıftır. Bunu, Doğu Anadolu’yu iyi
tanıyan araştırmacı Cemal Şener’in anlatımıyla formüle edersek şöyle deriz:
Türkiye’de Alevi isen Türksün... Biliyorum ki Sabahat, bunu kabul etmeyecek.
Fakat kendisi, Anadolu’da Alevilerin neden çoğunluktan azınlığa düştüğünü
gösteren asimilasyon (Kürt aşiretleri tarafından eritme) politikasının en
canlı örneği olarak önümüzde duruyor.”
Kürt aşiretleri tarafından, baskıyla asimile edilen, kendisini KÜRT
zannettirilen gerçekte öz be öz Türk olan acaba Meclis’te başka kim-kimler
var? Örtüleri kaldırmanın zamanı gelmedi mi? Geldi.
|