Tank-Top Oyunu
Mustafa Elveren
Başbakan Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın ABD’de yaptığı "PKK’nın tankı topu
var" açıklaması, bana Tansu Çiller’in başbakanlığı dönemini hatırlattı.
Hatırlanacağı üzere, dönemin başbakanı Tansu Çiller de Tunceli’de meydana
gelen bir orman yakma olayıyla ilgili yaptığı açıklamada şunları dlemişti.
“PKK’nın helikopterleri vardır. Bu helikopterlerle gelip Tunceli’de
ormanlarımızı yakıp, kamplarına geri dönüyorlar”. O günkü Genel Kurmay
Başkanı Doğan Güreş de “Tak diye söylüyorum, şak diye yapıyor”
meşhur sözünü söylemişti.
Bu açıklamaların ardından Yeni Ülke Gazetesi’nin havaya uçurulması, DEP
binalarının bombalanması ve “2 Mart darbesi”yle DEP’li
milletvekillerinin TBMM’den yaka-paça alıp ceza evlerine konulması, zorunlu
sürgüne gönderilmesi sürecinin nasıl işlediğini bütün dünya-alem
bilmektedir. O dönemde arabaların tekerleklerine varıncaya kadar Türk
Bayrağı’nın yapıştırıldığını, “Ya sev, ya terk et” sloganının dağa
taşa yazıldığını da hala çok iyi hatırlıyorum.
Bu gün de benzer bir sürecin sahneye konulması istenildiği apaçık ortadadır.
Hatta denenmeye bile başlandığını söyleyebilirim. Başbakan PKK’nn topu ve
tankı olduğunu söylüyor. Genel Kurmay Başkanı DTP’lileri hedef gösteriyor,
Beytüşşebap’da taranan minibüste ondan fazla insan hayatını kaybediyor. Bu
kirli savaş ortamında Anadolu’nun gariban ve çoğu yoksul olan Kürd ve Türk
gençlerinin bedenleri toprağa düşmeye devam ediyor. Birkaç tane dürüst ve
cesur aydının dışında hiç kimse kılını bile kıpırdatmıyor.
Kandan beslenen savaş lobisi güçleri, Ankara’da daha önce patlayan
bombalardan birçok insanımızın hayatını kaybetmesini yeterli görmemiş
olacaklar ki, bu defa araba kasalarına yerleştirdikleri yüzlerce kiloluk
patlayıcılarla katliamı gerçekleştirmek üzereyken tetikçisi ya da
tetikçileri yakalanıyor. Hırant Dink’in tetikçi katillerini öven
bürokratların ve “sözde sanatçıların” kasalarına para doluyor. Tetikçileri
mahkemeye götüren cezaevi arabasının camına “YA SEV YA TERK ET” sloganı
yerleştiriliyor. Bir-iki cılız sesin dışında, ne yazık ki, yine sessiz
kalınıyor.
Tüm bu olaylar olurken, Ak Parti hükümeti demokratik açılımlardan geri adım
atmak istiyor. AKP’li milliyetçi-tarikatçı ağaları ile MHP’nin misyonunu
üstlenen CHP’li Ulusalcı Kemalist beyleri ise, ulusal bayramlarda bayrak
asma yarışında olduklarını görmekteyiz. “Al birini vur ötekisine” deyimi
sanki bunlar için söylenmiştir.
Türkiye’nin temel sorunlarından birisi ve en önemlisi olan Kürt sorunu
çözülmedikçe, kirli savaşın sebep olduğu bu tür olayların devam etmesi
kaçınılmazdır. Korkum odur ki, bu olaylar günümüzde katlanarak devam
etmesidir. Bu yakıcı sorun için herkes çözüm üretmeli ve kafa yormalıdır.
İmralı görüşme notlarındaki şu cümleler her şeyi çok net ortaya koyduğunu
düşünüyorum. “Bu gerçeği artık anlamak gerekiyor: Ne biz Kürtler devleti
bitirebiliriz ne de devlet Kürt Özgürlük Hareketi’ni bitirebilir! O halde bu
kanın durması için diyalog yolunu kullanalım.”
(19.09.2007 günkü görüşme
notlarından) Bu sese kulak
verilmeli ve bu tespit dikkate alınmalıdır. Kemalizm’i yeniden yorumlayıp,
Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesi için çaba harcanmalıdır
Türkiye’nin Kürd sorununun çözümü için en kolay ve en risksiz çözüm
yollarından bir tanesi de “Demokratik Cumhuriyet Projesi”dir. Bunu
söylerken, federatif yapıya veya benzer çözümlere karşıymışım gibi bir
anlam kesinlikle çıkarılmamalıdır. Bu günkü şartlarda, bu tür çözümleri de
dikkate almak ve üzerinde gerekli çalışmaları yapmak, Türkiye halkları
açısından yararlı olacağını düşünüyorum. Bu konuda İmralı’dan geliştirilen
çözüm ise, resmi ideolojinin temsilcilerinin karşı çıktığı gibi, bir çok
kürt kurumlarının ve şahsiyetlerinin de dikkate almadıkları görülmüştür.
Başta Kürdler olmak üzere, Türkiye halkları için en iyi ve yararlı çözümün
bir an önce bulunmasını diliyorum.
02.10.2007
Mustafa Elveren – Emekli
Öğretmen
E-POSTA:
elverenmustafa@hotmail.com
info@gomanweb.com
WEB:
www.gomanweb.com
E-POSTA İLE GELEN YORUMLAR
Emrah Doğan:
Abi yazdıgın bu yazıdan dolayı cok tesekurler gundemı okadar guzel
yorumlamısınkı herseyı yerlı yerıne koymusun bır dahakı yazını sabırsızlıkla
beklıorum...
|