BU HALDEN OHALE Mİ GEÇİLECEK?
Mustafa
Elveren
Çıkar ilişkilerini
vatan-millet-bayrak üzerinden o kadar çok kurgulamışlar ki , bazen bilerek
veya bilmeyerek “Marmaris’te düzenlenen köpek güzellik yarışmasında boxer
cinsi iki köpeğe Türk Bayraklı tişört giydirildi” (22.10.2007-ajansbir.com)
gibi tiksindirici olaylara sık sık tanık olmaktayız. Bir taraftan bunlar
olurken, diğer taraftan Anadolu’nun yoksul Kürt ve Türk çocukları amacı pek
belli olmayan bu kirli savaşta hala birbirlerini öldürmeye devam ediyorlar.
Türkiye Başbakanı Sayın Erdoğan bir TV kanalında canlı olarak
"silahlarını bırak,
yapılacak bir şey
varsa, Parlamento çatısı altında yaparsın, gereken odur.”
Açıklamasının ardından, Hakkari’de askerlerin ve PKK militanlarının
karşılıklı çatışarak birbirlerini öldürdüklerinin haberini hemen
basın-yayın ekranlarında buruk bir acıyla izliyoruz. Onlarca Türk ve Kürt
gencinin bedenleri toprağa düşüyor ve bu defa ateş sadece düştüğü yeri
değil, her tarafı yakmaktadır. Bundan sonrası malum; kandan beslenen savaş
lobisi o meşhur hamaset sözlerini tekrarladılar, DTP binalarına saldırılar
düzenlendiler, ellerine geçirebildikleri kürtleri linç etmeye çalıştılar,
gece yarılarına kadar bayraklı gösteriler yaptılar, bu satırların yazıldığı
şu ana kadar bu gösteriler hala devam etmektedir. Kaç defadır denemeye
çalıştıkları halkları birbirine boğazlatma senaryosunu tekrar uygulamaya
çalışıyorlar. Umuyor ve diliyorum ki, bu defa da başaramayacaklardır.
Tüm bu olaylar olurken, bazı Kürt siyasetçisi, yazarı ve ileri gelenleri de,
bu olayları fırsat bilerek sanki her şeyin sebebi DTP’ imiş gibi kafa
karışıklığına yol açan tek taraflı olarak özetle şu açıklamaları
yapıyorlardı. “PKK'dan gelen
talimatları uyguluyorlar. Demokrasi karşıtlarının ekmeğine yağ sürüyor. DTP
irade gösterip özgürlüğünü ilan etmeli. Bir projeleri yok, ortamı
gerginleştiriyorlar.” şeklindeki
demeçleriyle kendilerine siyasi çıkar sağlamaya çalıştıklarını ibretle
görmekteyiz. Öbür taraftan “Konunun Uzmanı” diye görüş belirten bazı “Prof.”
unvanlı resmi kişiler ise, çözüm üretecekleri yerde, halkı kışkırtıp,
“yangına körükle” gidiyorlar.
Peki bundan sonra ne olacak? TBMM’nin 507 oyla kabul ettiği Tezkere’yi
uygulamak gerekçesiyle, öncelikle halihazırda var olan on binlerce korucuyu
ve itirafçıyı kullanarak, Kürtlerin yoğun olduğu yerleşim birimlerinde
“Bunlar gündüz külahlı, gece silahlı kişilerdir.” gibi uydurma bir
gerekçeyle, daha önce de uygulanan kontra katliamları tekrar başlayacaktır.
Şu anda pilot bölgelerde var olan “Paralı Özel Timler” bölgenin her tarafına
yerleştirilecektir. Bu resmi gücün içinden birçok kişiyi de dolaylı olarak
kontralarla iş biriliğine yönlendirip, ortalık kan gölüne ve barut fıçısına
döndürülecektir. Yine insan hakları ve demokrasi savunucusu güçlerine
antidemokratik yönelimler devam edecektir. Bu arada yeşil cüppeliler
Hac’da, siyah cüppeliler ise Anıtkabir’de birbirlerine nispet yaparak, çözüm
aramak bahanesiyle gövde gösterisi yapacaklardır. Ardından bölücülük ve
şeriatçılık gerekçesini kullanarak OHAL Yönetimini ilan etmek olacaktır. Ve
daha sonra da Türkiye’nin önemli büyük şehirlerinde sıkı yönetim ilan etmek
olacaktır. Tüm bunların sonucunda eğer o ana kadar halkı birbirine
kırdırtmamışlarsa, 12 Eylül darbesi gibi ateş topu her tarafı saracaktır.
Ancak, bu defa ABD “Bizim çocuklar başardı” demeyecektir. Fakat, bölünme
fobisi gerçekleşebilir. Zaten bundan sonrasını anlatmaya gerek yoktur.
Irak’ta ve bazı ülkelerde yaşanmış olaylar bize korkunç gerçeği
göstermiştir.
Anlatmaya çalıştığım bu analize komplo teorisi olarak da denebilir. Bundan
önceki “Tank-Top Oyunu” başlıklı yazımda ortaya koyduğum analiz bu günkü
gerçeği işaret etmekteydi. Geçmiş olaylardan dersler çıkartıp, ön sezilerime
dayanarak bu tespitleri yaptım. Yoksa herhangi bir bilgi ve belgeye
dayanmamaktadır. İnşallah bu ön görülerim doğru çıkmaz, ülkemiz barış ve
demokrasi ortamına ulaşacaktır. Bu temennime ilave olarak, savaşsız,
sömürüsüz, barış ve demokrasi içinde tüm halkların birlikte kavgasızca
yaşamalarını diliyorum.
22.10.2007
E-POSTA İLE GELEN YORUMLAR
kimse bu acılardan,
dökülen kanlardan çözüm üretebileceğini sanmasın
- son zamanlar yaşanan acı verici haberler inanıyorum ki
duyarlı tüm vatandaşlarımızı duygulandırmıştır. bir taraftan hpg askerleri
bir taraftan tc askerlerini kaybederken geride gözü yaşlı kalan insanların
acıları acılarımız oluyor ve o zaman anlıyorum hiç bir şeyin eşit olmadığı
ülkemizde eşit olan tek şeyin anaların evlatları için döktükleri gözyaşları
olduğunu. herkes iyi bilsinki.... kimse bu acılardan, dökülen kanlardan
çözüm üretebileceğini sanmasın...
Asmin - kani-spi@hotmail.com
23.10.2007
---------------------------------------------
DERİN ACILAR
DİLSİZDİR!
Bütün
bu oyunları boşa çıkartmanın ve kardeşlik bağlarını pekiştirmenin tam
zamanıdır. “El gövdede kaşınan yeri bilir. Dert bizde, derman
ellerimizdedir.” Pir Sultan
Abdal örgütlülüğü olarak, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada demokratik
bir ülkede barış içinde bir arada yaşama dair duyarlılığımızı ve çabamızı
sürdüreceğiz.
Devamı
23.10.2007
---------------------------------------------------------
Sayin hocam
gercekten düsüncelerinde cok haklisin bu savas avrupadaki insanlarda
da soru isareti birakiyor umarim bizim temennimiz Bariscil yönden bu cirkin
olaylarin biran önce bitmesini istiyoruz. selemlar / 28.10.2007 -
Ali Yeşiltepe |