KAZI KAZAN DÜZENİ
Mustafa Elveren
Baskıcı ve militarist rejim kendini yaşatabilme uğruna Türkiye toplumunun
beynine hep ırkçılığı, gericiliği ve şovenizmi enjekte etti. Kışlada,
camide, okulda, basında, halka hep bu ilacı enjekte ettiler. O kadar fazla
enjekte ettiler ki, cenazede, maçta, düğünde, piknikte, asker yolcu etmede,
bayramda, hatta içki sofrasında neredeyse her kes “kahrolsun …” deyip
bayrak sallıyor. Toplumun ruh hali o kadar çok bozulmuş ki, bazen kimin
neye hizmet ettiği anlaşılmıyor. Son günlerde meydana gelen birkaç olay
toplumun ne derece hasta olduğunu gözler önüne sermektedir.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce düzenlenen “KAZI KAZAN ŞANS
KARTLARI” (Devlet Kumarı)’nın üzerine Türkiye haritasını yerleştirerek,
kartın sol tarafındaki yani haritanın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin
bulunduğu yere şans numaralarını yerleştirmişler. Şans numaralarını
yakalamak için o bölgeyi kazımak gerekiyor. Bunu gören bazı “vatansever”ler
“Vatan bölünüyor” diye, feryat ediyorlar. Ellerindeki tüm basın-yayın
kuruluşlarını harekete geçirerek hayali bir “vatan haini” bulmaya
çalışıyorlar. Çok sıkıştığında ise, “Müzik ruhun gıdasıdır” tesellisiyle,
“Kendim ettim kendim buldum” şarkısını hep bir ağızdan söylemeye
başlıyorlar.
Tüm bu olaylar olurken, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürü, emrinde çalışan
bir personel tarafından “hakkında açılan soruşturma” gibi komik bir
gerekçeyle odasında hunharca öldürülüyor. Sanık güvenlik güçlerine teslim
olurken, basının önünde “Bu gün benim en mutlu günümdür” diyerek bir de
mutluluk pozları veriyordu. Şimdiye kadar bir çok önemli şahsiyetlerin
cinayetinde izlediğimiz gibi, bunun da zamanlamasının “tesadüfen olmuştur”
şeklindeki propagandasını yine o bilinen araçlarla halkın belleğine
enjekte edeceklerdir. Çünkü, çıkar ilişkileri ve işbirliği içindedirler.
Irkçılık ve şovenizm toplumun seçilmiş vekillerinin de ruhuna o kadar
işlenmiş ki, TBMM Bütçe-Plan Komisyonu’nda 2008 yılı bütçesi müzakere
edilirken, DTP’li Üye Hasip Kaplan daha ağzından “Ordu, OYAK “ sözcükleri
çıkar çıkmaz, başta AKP’li Komisyon Başkanı olmak üzere, CHP’li ve diğer
üyeler tarafından sözlü saldırıya uğruyor. Fiili saldırıya uğramamak için
çaresiz Komisyon toplantısını terk ediyor. Yine Gomanweb Sitesi ile birlikte
bir çok sitede yazıları yayınlanan Sayın Nil Demir Kazık Kürdlere
yakınlık gösterdiği için başına getirmedikleri kötülük bırakmadılar.
Bir kısım medya ise, bedeva mal bulmuş gibi bir reklam sabunu için çektiği
çıplak resimlerini hep ön plana çıkardılar. Sevgili Nil şu anda Zindana
konulmuş durumdadır. Bu vesile ile de kendisine geçmiş olsun der, bir an
önce özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum.
Ülke’de borsa düşünce, esnaf ve emekçiler ödeme güçlüğü içine girince, ya
da Devlet’in önemli kurumlarından herhangi birinde kriz çıkınca, bazen de
uluslar arası diplomatik başarısızlıklar olunca, velhasıl baskıcı ve
militarist düzen sıkışınca hep “bunların sebebi PKK Terör Örgütüdür” gibi
yalan, yanıltıcı bilgileri topluma enjekte ederek, rejimi köşeye
sıkışmaktan kurtarmaya çalışıyorlar. Buradan hareketle, bazen Kürtleri –
Türkleri, kimi zaman da Alevileri – İslamcıları birbirine karşı
kışkırtarak, Emevi zulmünü ve Osmanlı oyunlarını uygulamaya devam
ediyorlar.
Öyle çapulcu hasta bir grup yaratmışlar ki, rejimin gerçek sahibi
olduklarını iddia edenler bile zaman zaman bunlardan rahatsız
olmaktadırlar. Çünkü, ülkenin ve halkın önemli değerlerini kullanarak çok
tehlikeli bir oyun oynuyorlar.. Öyle ki, karşılarında devletin güvenlik
güçlerini ya da benzer bir güç gördüler mi, o andaki duruma göre kutsal
değerleri kullanıyorlar. Örneğin: Cami çevresinde ise, namaz saati olmasa da
hemen namaza dururlar. Kışla, üniversite ve benzeri yerlerde de,
bayraklarla üstlerini kapatıp hemen İstiklal Marşı’nı okuyarak hazır ol
durumda bekliyorlar. Tribünlerde ve meydanlarda ise, hem dini değerleri ve
hem de milliyetçi değerleri bir araya getirerek kullanıyorlar. Hastalık
hücrelerine o kadar işlenmiş ki, bazen bir düğünü bahane edip, içki
sofralarında birbirleriyle mesajlaşarak, gecenin geç saatlerde arabalarına
bayrakları bağlayıp, mahallelerde ve caddelerde halkları “KAHR” ediyorlar.
Benim bu yazdıklarım bir analiz değil, bunları yazmak için toplum uzmanı
olmaya da gerek yoktur. Çünkü, hepimiz bu olayların canlı
tanığıyız.Yönetimiyle, yöneticileriyle Türkiye ve “Kardeş” Pakistan’ın bir
birine çok benzediğini söylemek, herhalde abartılı olmaz. Gerçek
demokrasinin işlemediği bir ülkenin yönetiminin adı cumhuriyet olması hiç
bir işe yaramıyor.
Gerçek Demokrasinin uygulandığı ve halkların kardeşçe bir arada yaşadığı,
toplumu hasta etmeyen, demokratik bir cumhuriyeti oluşturmak için henüz
zamanımız vardır. Ancak daha fazla geç kalmamalıyız. Çünkü, yarın çok geç
olabilir.
24.11.2007
Mustafa Elveren – Emekli
Öğretmen
E-POSTA:
elverenmustafa@hotmail.com
WEB:
www.gomanweb.com
E - POSTA İLE GELEN YORUMLAR
HAMZA FAKİ ÇUBUK:
Kazı kazan düzeni, isimli makeleni okudum.Seninde çok iyi bildiğini
düşündüğüm konunun asıl özü olan emperyalist sömürü sistemini de yazıda
işlemeliydin. bu şekli ile yazı bir ajite yazısından başka bir şey
olmamış.şimdiye kadar gönderdiğin ileti şaklindeki tüm makalelerini okudum.Katılmadıgım
yerlerde epey var.Bu son makaleni tamamen rettetmiyorum ama belirttiğim
konuyuda yazı içinde öğütebilseydin yazın daha çarpıcı ve hedefini bulan bir
yazı olurdu.Sömürülen ve emperyalist sistemin ağı içinde ne yapacağını veya
ne yaptığını bilmeyen bir ülkede demokrasiden bahsedemeyiz(Bu durum daha
geniş bir yazıda da ele alınabilir).Her şeye rağmen (ben kendim için
söylüyorum) demokrasiyi elle tutulur hale getirmekte gerekiyor.Yani
domokrasi dediğimiz bu kavramın içini dolduramayız.BU kavramın içini
doldurabilmek demek te demokrasinin günlük yaşamda yerini alması
gerekir.Bizim şu anda ülke olarak çektiğimiz sıkıntı emperyalist sömürü
sistemi içinde ki yerimizi belirleyip bundan kurtulabilmenin yollarını
tartışıyor olmamız gerekmektedir.Emperyalizm her türlü (madem kazı kazandan
konu açıldı) kazıklama yöntemleri ile bizi kazıklarken,daha az acı duyarak
nasıl kazıklandığımızın bilicine varmamızdır.
Neyse ,çoktandır görüşemiyoruz. Görüşelim. Bunları görüştüğümüz de daha
detaylı konuşuruz. selamlar. Yazılarının devamını bekliyorum.
|